Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

hala buradayım

merhaba arkadaşlar uzun zamandır aranızda değildim. evet kabul ediyorum kendimi ilişkinin muhteşemliğine kaptırıp artık dert yanmıyorum. hayatım iyi gidiyor bu sebeple bir şey yazmıyorum galiba. eskiden kötü şeyleri yazarak aşmaya çalışırdım. lakin sanırım blog benim keyfimden nasibini aldı. aslında her şey süper mükemmel değil ancak keyfim iyi yani. geceleri dertlenmiyorum. tabi siteyi çok boşladığımı düşünüp bir yazı kaleme almak istedim. kesin muhteşem bir şey olur ve tarihe geçer bu yazı dimi. zaten okunmam düşmüş baya. yine depresif mi olsam napsam. ilginç şeylerin gözdesi muazzam bloguma uzun zaman sonra merhaba. aslında yazacak şey vardı da..yediremedim yazmayı. çocukluk kahramanım fernando alonso emekli oldu. her pazar onun için yarışları izleyip, onun son zamanlardaki başarısızlıklarına o kadar alışmışım ki, gitmesi bir boşluk yarattı bende. en çok üzüldüğüm olay buydu sanırım son zamanlarda.  ilişkim harika gidiyor. aslında bu zamana kadar çoktan bıkarım veya soğurum

bayadır yoktum..

merhaba arkadaşlar... uzun uzun uzun süre sonra karşınızdayım. gerçekten bu bloga bu kadar uzun ara verdiğimi hatırlamıyorum... 10 hazirandan beri herhangi bir yazıyla gelmemişim.. tamı tamına 3 buçuk ay olmuş. normalde bu kadar uzun süre yazmadığımı hatırlamıyorum. sanırım hayat bazı şeyleri aniden yaptırıyor. öncelikle gerçekten çok mutluyum. hayatımda bu kadar mutlu olduğum başka bir dönem olduğunu kesik kesik hatırlarım. gerçekten harika bir ilişkim var. bazı konularda fikir uyuşmazlıklarına düştüğümüz olsa da bunların zamanla aşılabileceğini düşünerek şimdilik hiç bir sorun görmüyor ve gelecek hakkında iyimser davranıyorum. umarım hayatın verdikleri ve aldıkları altında o eski uçurum olmaz. neyse anlatmaya nereden başlayayım.. evet yazın ilk bittiği dönemler. onunla tanıştığımda demeyeceğim çünkü aslında uzun zamandır tanıyordum. aklıma onunla bir ilişki yaşayabileceğim düşüncesinin geldiği ilk anı şöyle tarif edeyim. aslında arkadaşçaydı her şey. yani eski tecrübelerim ve hay

kapıyı açtık şimdi hepsi içeri giriyor

mer mer mer mer mer haba arkadaşlar... bloguma hoş geldiniz. nasılsınız??? valla ben iyiyim. uzun zamandır yazı atmıyordum fark edenleriniz olmuştur. sanırım hiç bir olay yaşamadığım için böyle bir şey yaşandı. aslında bir olay yaşadım da, sihrini kaçırmak istemedim. bence tahmin edilebilir bir şey... evet arkadaşlar bir kız arkadaşım var artık... bununla ilgili uzun bir yazı atacağım ilerleyen zamanlarda.. finallerim çok zor gözükse de, hepsinden maksimumu alarak şovumu yaptığımı düşünüyorum. böyle zamanlarda kendimi, django filmindeki samuel l jackson gibi hissederim. en son şuna tilt oldum. geçen sene şartlı geçtiğim bir dersi bu sene yükseltmek için aldım. galiba kalacağım ancak şöyle bir durum var. dersin bütü 11 haziranda, hoca hala notu girmemiş. her ihtimale karşı büte mi gireceğiz anlamadım hocam? böyle ilginç şeyler de olabiliyor. bir dönemin daha sonuna geliyoruz. sıradaki adım 3 aylık kocaeli macerası olarak gözüküyor. bu sefer üzgün dönmüyorum sevgili blog, hatta a

bitmez sanarsın

mer mer mer mer mer haba arkadaşlar, türkiye'nin en samimi, en vizyonlu, en havalı ve en tatmin edici bloguna yine hoş geldiniz. hayatımda her şey şu sıralar çok iyi o yüzden inanılmaz mutluyum. uzun zamandır kabullendiğim yazgımın tersine evrilmesi harika oldu. üstelik gerçekten inanılmaz bir hikayeyle... yıllardır hep bir şeyin arayışında olduğumu hissettim. çabalar, zorlamalar.. bunlar hep hayatımda odaktı.. sonra hayal kırıklıkları işte.. hani denersin denersin ve yapamazsın ya.. ben de bırakmıştım bir yerde bütün denemelerimi.. çünkü bu benim yazgımdı ve kabullenmem gerekiyordu.. iyi şeyler birden bile oluyor sevgili internet alemi.. hiç beklemediğiniz anda oluyor hemde.. kendimi şanslı hissediyorum. sabredin totemi bozmaya çok az kaldı. biliyorum ne kadar umrunuzda olacak benim iyi haberlerim ancak gerçekten mükemmel bir haberim var. tüm sınıfın kağıttan okuduğu sunumu, ezberden okudum diye 100 aldım bugün. bu tamamiyle 800 iq bir başarıydı. bunun için kendimle ne k

2018 eurovision şarkı yarışması değerlendirmem

merhaba arkadaşlar yine çok umurunuzda olan bir değerlendirmemle karşınızdayım.. çok sevdiğim eurovision bu sene de geldi ve geçti... aslında bu sene çok belliydi kimin kazanacağı, o yüzden pek şaşırdığımız bir sonuç olmadı. yine de bir çok olayda keyif aldığımı söylemeliyim... öncelikle kazanan şarkı ile başlayalım.. israil adına yarışmaya katılan netta, zaten şarkı yayınladığı ilk gün favori olmuştu. her ne kadar şahsi olarak beğenmesem de, bakınız eurovision'un youtube kanalında şarkı yarışma gelip çattığı zaman tam 18 milyon kere izlenmişti. en yakın rakibinde bu sayı sadece 1.5 milyondu.. hal böyle olunca şarkının popülerliği ve kazanabilitesi çok açık aslında.. canlı performansı, şarkının orjinali gibi değildi haliyle... ancak gerek netta'nin fazla kilolarına rağmen cesur davranması.. şahne şovu...sempatisi derken sonuç pek şaşırtmadı. bence hak etti, çünkü dediğim gibi bu kadar büyük kitleye erişebilecek şarkı yapabildiyseniz yarışmayı da kazanırsınız..

we all have a hunger

mer mer mer mer mer haba arkadaşlar yine yepisyeni bir yazıyla sizlerle birlikteyim. aslında yazıyı atmamın sebebi Florence adındaki dünyadaki en güzel varlıklardan birinin yeni şarkısını bir an önce paylaşmaktı... eğer bunu 3 mayıs'da yapsaydım arka arkaya yazı atmış olup bu blogu şımartmış olacaktım. yahu sen benim blogumsun kendine gel 3 ayda 1 yazı gördük biz üstad neler oluyor.... biraz doldurayım şarkıyı atana kadar en iyisi... öncelikle keyfim gerçekten yerinde...yani iyiyim...en son bu kadar iyi olduğumda berlin duvarı falan yıkılıyordu o derece diyeyim size... ama çok da abartmamak lazım, yarın sabah yine depresyona da girebilirim. değişik işler dediğinizde akla ben geliyorum. aklıma nedense kavak yelleri efe geldi bu saatte....üstad o neydi öyle ya, "kuzucum ben sana hala deliler gibi aşığım xd." üstad uçurumdan yuvarlanıp kayboldu, başına gelmeyen kalmadı hala aforizma kovalıyordu. efe kaygusuzun askerleriyiz. abim zamanında çok seviyordu kavak yellerin

zaten anlamıştım

merhaba merhaba merhaba arkadaşlar.... internet aleminin en nitelikli çocuk kanalına hoş geldiniz. bugün yine eğitici, öğretici ve geleceğe hazırlayıcı bir içerik ile karşınızdayım. çünkü bildiğiniz üzere bu hayet gayem. birlikte olmadığımız süre içinde çok çok çok cesur bir adım attım. baya baya şaşıracaksınız. ancak ben daha bu süreç bitmeden sizinle paylaşmama taraftarıyım. ama var yaaaa kaosa sürükleneceksiniz abi inanılmaz efsane bir şey olabilir. yani olması taraftarıyız, olmasını isteriz. istemeyenler varsa cidden üzülürüm. yani ona göre bir şekil alırsak sevineceğiz. bence herkes olması için çaba göstermeli özellikle ben.. okul yine başladı ama bu sefer o kadar da sıkıcı değil yani... neden sıkıcı değil dediğim hakkında epey bir fikrim var. uyku düzenimi ne güzel 12 ye çekmiştim. bu LoL illeti yüzünden yine saat 5 oldu vallahi ağlicam. geçen gece 23 nisan parkında, motorcular ve köpeklerin saldırısına uğramadık ancak önümüzde epey bir gösteri yaptılar. olay örgüsü ş

düşününce çok güzel

mer mer mer mer mer haba arkadaşlar internet aleminin en tutarlı olayına yine yine yine hoş geldiniz. görüşmeyeli nasılsınız bakalım? ben iyiyim çünkü vizelerim bitti falan harika duygular içindeyim. dünyanın en güzel olaylarından birisinin vizelerin bitmesi olduğunu işaret edebilirim. böyle durumlarda kendimi get a job filmindeki "skeezy d" gibi hissediyorum. çok kral adamdır buradan kendisini anıyoruz.... valla cidden vizelerim bitti. yani abi o kadar rahatladım ki, bir ara her ertesi gün vize olmasının verdiği bir üzüntü vardı... bu arada söylemiş miydim? Florence + Machine, yani kraliçemin olduğu grup albüm çıkartıyor. dünyanın en güzel haberlerinden birisi bu olsa gerek. 2015 yılından beri biz albüm bekliyorduk ve olanlar oldu. dağa taşa "high as hope" yazacağız... üst üste iyi olayların olması beni mutlu ediyor. hatta berbat geçti dediğim vizeden hatrı sayılır bir not aldım diye daha da sevinmiş bir haldeyim.... buraya yazmayarak totem yaptığım bir baş

bir şekilde, bir yerde, bir zaman....

merhaba arkadaşlar, ben internet alemnini en eğlenceli, en neoliberal, en samimi, en riyakar, en mülteci bloggerı.... nasılsınız bakalım ? ben iyiyim yani iyiyim gibi, iyi yani.... yarın vize var iki tane.. uyumamaya çalışıyorum da biraz. ondan yazı atayım dedim bari. yoksa 1 ay falan kaçırıyorum önceki gibi eheeheh -1 olan okuyucu sayım -2'ye düşmüştür bu hamlemle... her şey gibi bu blog da altın çağlarını yaşadı ve artık gerileme devrine girdi. yakında iroş da gemiyi terk edecek.. olsundu bunlar yazmamak için sebepler değil. tek sebep üşenmem sanırım. bazen şunu anlayamıyorum sevgili blog. herkes dertlerini o kadar abartıyor ki halime şükrettiğim oluyor. birisi size dünyanın en bitik insanı olduğunu söylüyor ve bir bakıyorsunuz aslında öyle değil. sonra aklınıza şüpheler geliyor. e zaten biz insanlar kendi dertlerimizin bile boyutunu bilmiyoruz, başkalarına nasıl bir faydamız olsun ki.. ah ah bir zamanlar oysa ki farklıymış her şey diye avutuyorum kendimi ve devam ediyorum. h

neler neler

merhaba arkadaşlar.... uzun zaman olmuş yazı atmayalı. kabul etmeliyim ki aklıma bile gelmedi. unutmuşum burayı...... tabi ki bu üzücü senaryo sizi nasıl da derinden etkilemiştir farkındayım. bütün kainat işi gücü bırakıp benim bloguma yazı atmama üzülüyordur. Şimdi güneş yükseliyor ve ben körleşiyorum  (Senin çağırmanı bekleyerek)  Zamanı geçirmek için başka bir içki  (Asla hayır diyemem)  Çünkü özgür olacağım ve iyi olacağım  (Senin çağırmanı bekleyerek)  Çünkü özgür olacağım ve iyi olacağım  (Belki bu gece değil)  sizlerle olmadığım sürede hayatım tamamen aynıydı.. o yüzden anlatacak pek bir malzemem yok. fena halde zayıflamak istiyorum. ama ben bu isteğe sahip oldukça kilo alıyorum. gerçekten acınası bir durum. keşke zayıflayabilsem.. sanırım en büyük zaafım bu olabilir. geçenlerde rüyamda çok önemli birini gördüm. zaten rüyalar dışında hayatımda iyi giden bir şey olmuyor. onlar da nadiren oluyor. genelde annemi görünce mutlu uyanırım. aslında tam mutlu

üç sene sanki çok kolay

merhaba arkadaşlar bugün öyle esprili bir yazı atmak istemiyorum. gerçi esprilerim komik mi bundan bile haberdar değilim. kendi mizahımda bir şeyler yazmaya çalışıyorum. ne derece güzel oluyor kim bilir? her neyse bahsetmek istediğim şey daha bireysel.. tarihler 1 mart 2015'i gösteriyordu. saatin de 22:25 olduğunu anımsıyorum. bazen gittiğimiz yolların bakımlı ve düzenli hallerinden, artık eskimiş şekline çevrildiğini görürüz. bazen yolun sonuna da geldiğimiz olur. ben o gün hangi yolda olduğumu inanın bilmiyorum. acıyı, hüzünü, seni yıkan şeyi sürekli hatırlamak iyi bir şey değildir. onunla yaşamayı öğrenmediğini gösterir bu. ben öğrendim. sanki öncesinde çok içerisinde olduğum bir durummuş ki, sonrasındaki başarımla övünüyorum... ironinin böylesi. hayatım boyunca bir sürü hata yaptım. ve bu hataların belki geri dönüşleri asla olmayacak. hatta ömrümden bazı güzel şeyleri çalan hatalar da olmuş olabilir. ancak sevgili blog, ben hangi hatamı düzeltmek isterdim biliyor musu

anlatarak bitmiyor

merhaba blog aleminin en dakik ve istikrarlı bloggerı yine karşınızda.... 10-15 gün yazı atmayıp, aniden 2-3 gün içinde yazı atınca hayat seni bambaşka birisi yapıyormuş. yazı atmak derken sanırım biraz fazla değişik konuştum. onun doğrusu neydi? ne olmalıydı inanın hiç bir fikrim yok. eskiden abimin facebook duvarında bir söz görüp facebook adlı sitede paylaşmıştım. "aşık olduğunu ne zaman anlarsın? bütün şarkılar anlamlı geldiği zaman." sonra bir arkadaşım altına şu yorumu yapmıştı; "tivorlu ismailin şarkısı da dahil mi?" evet arkadaşlar yani kesin ve kesin bu hayatta hiç bir şeye anlam yüklememek lazım. o sözü yazan adamı elimde olsa hapse bile attırırım. allahın kekosu böyle aptal aptal şeyler yazarak ne kovalıyorsunuz. zaten günümüz edebiyatçılarının hepsi kız düşürmek falan o işler için edebiyat yapıyor. kadın kişiler de sevdiği beyleri unutmak için böyle şeyler yapıyor. bu konuda kadıncıyız abi adamlar hakkını veriyor. erkek tayfa anca boş yapsın. k

fırtınalarım olsa da bu ara güneşliyim

herkese merhabalar sayın blog okuyucuları. cumartesi sabahının ilk saatleri içimden bir şeyler yazmak geldi. ancak ne yazacağımı da pek bildiğim söylenemez. başlığa da yüzyüzeyken konuşuruzun yeni albümünden bir parçanın içinden bir söz ekleyeyim dedim. hayal gücüm bu kadar işliyor ne yazık ki. bilemiyorum sayın blog birazcık keyfim kaçık.. peki neden keyfimiz kaçar? bir olay olması şart mıdır? bilmem bence şart değildir. hiç bir şey olmadan da mutsuz hissedebiliriz. ben genelde mutsuz hissederim. bana türlü işkenceler etseniz bile bunun sebebini söyleyemem. çünkü ben de bilmiyorum. kendimi depresyonda hissetmiyorum son zamanlarda. sanırım bir şeyler düzelmiş... kararlar almak istiyorum blog. cesur kararlar. hayatımın yönünü değiştirecek kararlar.  lakin bir türlü olmuyor. peki ne engelliyor beni? üşengeçlik mi? korku mu? yetersizlik mi? inanın bilmiyorum. bir gece kafamı yastığa koyduğumda (bu aralar sabahları koyuyorum :d ), yarın yeni kararlar alacağıma, yeniden başlangıçlar y

portakal ağacı

mer mer mer haba arkadaşlar. türkiyenin en kaliteli, en anlamlı, en müthiş, en dakik, en düzenli, en içten ve en yol yakınken geri dönülesi bloguna hoş geldiniz. bir süredir yazı atmadığımı ben de fark ettim. hem bu sorunu çözmek hem de bakalım hala yazabiliyormuşum onu test etmek için yazı atmaya karar verdim. böyle kararları almanın kolay olduğunu zannediyorsanız bu ciddi bir problemdir. nasıl gidiyor hayatınız? benim stabil gidiyor. değişen hiç bir şey yok gibi sanırım. her şey öyle normal ki anlam veremiyorum bazen, ben bir şey nasıl değiştireceğimin bile farkında olmamayı seven ruh haline sahip olmayı sevmiyorum. sonraları öğrendim ki ben aslında hep böyleymişim. sevmediğim bir huyla yaşıyormuşum. ne kadar da can sıkıcı bir olay değil mi? bıyık altından gülmelerinizi hissedebildim şu an. kocaeli maceram sona erdi hatta bir kocaman hafta geçti. sorun şu ki, zaman su gibi akıp gidiyor. böyle zamanlarda kendimi nejat işler gibi hissediyorum. zaten kendimi nejat işler gibi hissede

sadece söylemek istemiştim

merhaba arkadaşlar evrenin gördüğü en mantıklı kişisel bloga hoş geldiniz. uzun süredir aranızda yoktum. en son doğum günümde hüzünlü bir yazı atmıştım. yoksa hüzünlü değil miydi? bu konu hakkında herhangi bir fikrim yok. sonra yine atacaktım sanırım ama kaynadı herhalde. ne yapalım hayat bazen bazı şeyleri kaynatıyor. memleket adını verdiğimiz yere geldim. aslında tam memleket sayılmaz, hani şöyle açıklanabilir; ailemin yaşadığı yer... ne kadar aile diyebilirsek tabi. aile.. ne kadar güzel bir şey değil mi? neden bilmiyorum, hiç bir kimseyi ailem olarak hissetmiyorum.  bana sanki farklı bir kavrammış gibi geldiğinden sanırım. babamı,abimi,teyzemi hatta babamın yeni eşini bile seviyorum ama onları ailem olarak gördüğüm söylenemez. galiba aile kavramını çok yanlış anladım, belki de hepimiz kandırılmışız. bu konu hakkında fazla şey söylemek istemiyorum. çünkü bunun için çok yorgunum. komünist kafelerinde takılan ve kendini marjinal göstermeye çalışan herkesten nefret ediyorum. evet

yeni bir yaş

yine bir merhaba ile bu yazıma da giriş yapayım bakalım. yaklaşık 15 dakikadır benim doğum şu an sanırım. genelde doğum günü yazımı son dakikalarda yazardım ama bu sene hemen yazmak istedim. sanırım her şeyin değişiği gibi benim de değiştiğim şeyler oluyor. geçen sene 3 farklı kutlama olmuştu bana. hayatımda ilk kez böyle bir şey olmuştu. ama hep insanlara doğum günü olduğunu hatırlatan, bir şeyler beklediğimi sezdiren bendim. çünkü insanlar benim için bir şey yaptığında dünya daha güzel bir yer oluyordu. ben öyle hissediyordum. tabi ben ısrarlara boğmadan hiç kimsenin bir şeyi düşündüğü olmuyordu. sanırım olgunlaşma sürecinin en kötü şeylerinden birisi de bu. yarın herhangi birinin benim için bir şey düşüneceğini zannetmiyorum. bir mesaj, belki bir 1 dakikalık bir konuşma.. ötesinin olması için daha iyi bir insan olmam gerekiyor çünkü. insanların hatalarını kabul eden, onları yargılamayan. kırgınlıkları düşünmeyen. bu sene hiç kimseye hatırlatma gereği bile duymadım. inanın ke

yepisyeni bir yıl

merhabaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa şu an öyle kafam güzelki size bunu kelimelerle anlatamam. hal böyle olunca yazı atmak da farz oldu. yepyeni bir yıla az evvel giriş yaptım. kesinlikle muazzam bir yıl beklemiyorum yine bok gibi geçecek ama olsun alıştık yapacak HİÇBİR ŞEY yok.... 2017 benim için nasıl geçti????????????????? olgunlaştım.... offfffff ben bu yazıyı yılbaşı akşamı yazıcakmışım yarıda kalmış puhahah herhalde bişiler oldu neyse başlığını şeediyim değiştirmiyim çünkü ben her zaman harika bir blogger olmuşumdur. öncelikle 5 gün gecikmeli de olsa hoşgeldin 2018 kardeşim helal olsun tam zamanında geldin yani biz sıkılmıştık 2017'den falan ağbi 2017 mi kaldı değişim iyi birşey tabi. ancak boş geldin be kanka insan az değişik olay molay getirir. kalbimin orta yerinde bu nasıl monarşi yani delirmek üzereyim. her her neyse biraz 2017'den bahsediyim bari. 2017 benim için nasıl geçti?? yukarıda da bu soruyu sormuşum çok n