Ana içeriğe atla

Ne tarafa düşeceğime karar vermeliyiz?

It's not like it is in the movies. 
There's not a great big spurt of blood and you go flying backwards. The impact isn't spread over a wide area. It's tightly focused so there's little or no energy transfer. You stay still and the bullet pushes through. You're almost certainly going to die, so we need to focus.
I said, "Focus!"

Günlerdir hastayım, halsizim ve bitkinim. Gıda zehirlenmesi diyorlar. Gıda zehirlenmesine inanmazdım bana göre birkaç kötü şeyden biriydi ve hiç mantıklı değildi. Ayrıca bloguma sıkıldığım için değil de hasta olduğum için yazamamam içime su serpiyor. Bu blog devam edecek yav..

Girişi de İngilizce yaptım Sherlock'dan en favori sahnemin giriş repliği.. Bir nevi kendime söylüyorum bu cümleleri farz edin. Meraklıysanız araştırın, umrunuzda değilse okumayın...


.Görselini paylaştığım şahıs Jim Moriarty.. Sherlock'da yarı kurgusal yarı daimi romana uygun kötü karakter ama ciddi bir karakter. Adamın şaşırma ifadesi buysa gerisin siz düşünün. Size Sherlock izleyin diyosam izleyin bir zahmet..

Acıyı her zaman hissedersiniz ama ondan korkmanıza gerek yok. Hayatımıza soktuğumuz her insanı da hissedebiliriz ama onların yaptıklarını kıstas almamalıyız. Hasta halimle gördüğüm kabuslarda gerçekten değer verdiğim insanların başlarına birşey geldiğini gördüm zaten finali de annemle yaptım. Annemin başına gelenler malum..

Değer demişken Ankara'daki kızıl saçlı hukukçuyla İzmir'deki kırık kalpli iktisatçıyla hala daha görüşmüyorum. Benim için değerli olsalarda seçtikleri yeni hayatta bana ve türevlerime yer olmadığı açıktı. Bende başka bir yol seçtim zaafla harmanlanmış trip rüzgarları diyorum.



Ellilik banknotlar birçoklarına göre normal gözükse de aslında en nokta atışı paradır. Bozdurması ayrı dert. Tribi ayrı dert. Birçok şeye yeterken birçok şeye yetmez.. Kaan da güzel yorumlamış. 

"Bir kaybeden yok derken ben öldüm pazar günü erkenden." 


You're going to love being dead,
Sherlock. No-one ever bothers you.

Yarın umarım gerekli gücü toplayıp okula giderim ki , devamsızlık hiçte tatlı ilerlemiyor. 

Hatta beni uyarıyor..

Muhabbeti güzel Gıdacı kız da cabası. Hayatım da ilk kez birisi bana yarın okula gelecek misin imasında bulundu. İyi bir insan olduğu muhtemel.


sevgilerle.. iyileşmemi bekleyin








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...

oturmaktan sıkılmadım

merhaba arkadaşlar ben yıllarca atölyede çalıştığı yerde artık masa başı çalışan genç.  nasılsınız bakalım. valla ben gayet iyiyim. bu yazıyı yazarken de mesai saatleri içindeyim. siz düşünün. her yaz olduğu gibi aynı yere geldim çalışmaya ve inanılmaz şeylere tanık oluyorum. ilk gün yalova'ya koca koca direkleri indirmeye gönderdiklerinde , bu senenin de amelelik dolu olacağını düşünürken, kendimi aniden teklifleri,siparişleri vb. işleri incelerken bilgisayar başında buldum. post modern anlayışa göre evrak işlerini yapıyorum. ne kadar mutlu olduğumu tartışmaya açık bırakmakla birlikte. böyle bir yerde bu kadar yükselmeyi beklemiyordum. yaşasın cv doldu. onun dışında chp'nin adalet yürüyüşüne şahit oldum dükkanda dururken ve eve gittiğimde daha da şaşırdım. adamlar kampı, türkiye'nin en yobaz en dindar mahallelerinden birisi olan benim mahalleye kurmuşlar. mahalle bir gecede evrim geçirdi herkes laikleşti diyebilirim. ancak terk ettiklerinde yine eski düzene geri dön...