Ana içeriğe atla

kapıyı açtık şimdi hepsi içeri giriyor

mer mer mer mer mer haba arkadaşlar... bloguma hoş geldiniz.

nasılsınız??? valla ben iyiyim. uzun zamandır yazı atmıyordum fark edenleriniz olmuştur. sanırım hiç bir olay yaşamadığım için böyle bir şey yaşandı. aslında bir olay yaşadım da, sihrini kaçırmak istemedim. bence tahmin edilebilir bir şey... evet arkadaşlar bir kız arkadaşım var artık... bununla ilgili uzun bir yazı atacağım ilerleyen zamanlarda..

finallerim çok zor gözükse de, hepsinden maksimumu alarak şovumu yaptığımı düşünüyorum. böyle zamanlarda kendimi, django filmindeki samuel l jackson gibi hissederim.

en son şuna tilt oldum. geçen sene şartlı geçtiğim bir dersi bu sene yükseltmek için aldım. galiba kalacağım ancak şöyle bir durum var. dersin bütü 11 haziranda, hoca hala notu girmemiş. her ihtimale karşı büte mi gireceğiz anlamadım hocam? böyle ilginç şeyler de olabiliyor.

bir dönemin daha sonuna geliyoruz. sıradaki adım 3 aylık kocaeli macerası olarak gözüküyor. bu sefer üzgün dönmüyorum sevgili blog, hatta az biraz evini özlemiş birisi olarak dönüyorum. yine de, 1 hafta olmadan hemen gitsem moduna geçecek olsam da, sonuç olarak eskisi gibi nolur gitmeyeyim durumu yok. sanırım bu konuda da olgunlaşacağım.


marina and the diamonds'u yeni keşfetmiş sayılırım vallahi bayılıyoruz sana ablacım. 

sene başında aldığım ev arkadaşıyla yollarımızı ayırdık. öğrenci evimden, milletvekili yeğeni, yemeksepeti muhtarı ve çöp biriktiricisi bir ev arkadaşı geçti. yine de nefretlik bir durum olmadı. sanırım diyalog bir çok şeyin çözümünde rol alıyor. 

seneye okula düzenli gitmeyi düşünüyorum. bu sefer bir destekçim de var. sanırım olacak he ne dersiniz?

bu arada seni çok özledim sevgili arkadaşım. üzüntülerimi seninle paylaşamadım, en azından sevincimi paylaşabilseydim. olsundu bir yerlerde beni duyduğuna eminim. 

allah eski defterlerinde belasını versin, hala arada sırada laf yiyoz.

yine yazacak ekstra şey bulamadım. umarım toparlarım bir ara uzun bir yazı atarım. 

kendinize iyi bakın 

sevgiler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...