Ana içeriğe atla

İNANIN HİÇBİR ŞEY SONSUZ DEĞİL

Aklının ucuna oturup kendimi bekledim; gelmedim, gelmedim, gelmedim.

Merhaba arkadaşlar, ben önceleri kafaya takan ama artık umursamama yeteneği ile boy gösteren vizelerin başarılı çocuğu..

Nasılsınız bakalım ? Valla ben iyiyim bu aralar. Son zamanlarda o kadar az insanla iletişim kurdum ki artık bir rahatlama geldi. Eskiden boş vakitler geçmiyor diye sürekli canım sıkılırdı artık o olmuyor... İlla ki bilgisayardan da sıkılacağım ama şu an gerçekten yapacak ve denenecek o kadar çok şey var ki, insanları özlemeye sıra gelmedi..Okul da yakında başlıyor. Bu moral bozucu bir gelişme lakin mecburiyet ilkeleri benden bunu istiyor. Kendimi Sputnik ilk uzaya fırlatıldığında çaresiz kalan Amerikan hükümeti gibi hissetmiyorum bayadır. Bu alkışlanması gereken bir hadise.

Fransızcaya fena sardım bu aralar. Öğrenicem başka yolu yok. Hele İspanyolcadan bile bu kadar ciddiye almam beni de şaşırtıyor. İlk Fransızca sonra da İspanyolca artık.. Yapacak bir şey yok. Size bir kaç cümle kurayım mı? "J'ai beaucoup à apprendre" Nasıl ? Uzaktan bakınca çok kültürlü gözüktüm değil mi? Deli gibi Fransızca şarkı dinlediğim zamanlar oluyor. İngilizceyi anlıyoruz da, bunları da anlayalım istiyorum. Böyle zamanlarda kendimi Charlize Theron'un Young Adult filmindeki Matt Freehauf gibi hissediyorum. Sanki bir şeyler daha varmış gibi elde edecek...

Elde etmek derken, hiç kimse kaybettiklerimizi merak etmiyor sanırım. Bu da kayda geçmesi gereken bir şey değil. Artık hayata bir şeyleri kazandı/kaybetti gözüyle değil, daha çok zamanı geldi/geçti gözüyle bakıyorum. Öyle hoşgörülü olmak zor olaylara karşı ama ben de her konuda haklı olamıyorum. İnsanlara kızıyorsam onlara değer verdiğim için sanırım. Mesela son zamanlarda bundan muzdarip bir kişi niye kızdığımı soruyor sürekli, işte demek ki hayatımda yerin var ki o yerin sorumluluğunu yerine getirmediğine üzülüyor kızıyorum. Artık kızmadıklarım veya herhangi bir yere koymadıklarım da oluyor. Hiç kimse şahsi algılamasın yea.

Bu siteye bu kadar rahat yazabilmek gerçekten inanılmaz bir duyguymuş. Teşekkürler klavye...

Yakında bomba bir işe başlıyorum. Biraz daha edit öğrenirsem tabii ki, youtube'ın derin çukurunda garip bir isim ve ben olduğum anlaşılmadan projemle geliyorum..Tabii popüler olacak mı o bilinmez. Olsun yea, gizemli olayları severim. Bir aralar "Ayça" nickli biri vardı ona ne oldu yea? Vaz mı geçtin benden :(

Yakında siyaset blogu falan da açıcam ya. Buraya düşündüm bir referandum yazısı falan atayım. Ama şu siteye giren aklı başında insan olmadığı için, şimdi onları siyasetle korkutmayayım dedim. Biraz düşmüş son günlerde.. Demek ki kaybediyorum yazma yetimi :( Beni yalnız bırakıp gidiyorsunuz. O güzel blog okuyucular kendilerine bir iş bulup uzaklaştılar yani bu mudur ? Valla yazılarıma uğraşıyorum da, cidden böyle edebi ve farklı işler yapmak istiyorum ama üşeniyorum. Arada hikaye falan atmaya başlicam sanırım veya değişik edebi şeyler. Şirr kurtarmıyor anlaşıldı...Sanki para kazanıyoruz da, Google banlamış benim reklam hesabını. Bu da üzücü bir gelişme..

Şimdilik bu kadar sanırım. Bahsedicek über şeyler yok...

Sevgiler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...

oturmaktan sıkılmadım

merhaba arkadaşlar ben yıllarca atölyede çalıştığı yerde artık masa başı çalışan genç.  nasılsınız bakalım. valla ben gayet iyiyim. bu yazıyı yazarken de mesai saatleri içindeyim. siz düşünün. her yaz olduğu gibi aynı yere geldim çalışmaya ve inanılmaz şeylere tanık oluyorum. ilk gün yalova'ya koca koca direkleri indirmeye gönderdiklerinde , bu senenin de amelelik dolu olacağını düşünürken, kendimi aniden teklifleri,siparişleri vb. işleri incelerken bilgisayar başında buldum. post modern anlayışa göre evrak işlerini yapıyorum. ne kadar mutlu olduğumu tartışmaya açık bırakmakla birlikte. böyle bir yerde bu kadar yükselmeyi beklemiyordum. yaşasın cv doldu. onun dışında chp'nin adalet yürüyüşüne şahit oldum dükkanda dururken ve eve gittiğimde daha da şaşırdım. adamlar kampı, türkiye'nin en yobaz en dindar mahallelerinden birisi olan benim mahalleye kurmuşlar. mahalle bir gecede evrim geçirdi herkes laikleşti diyebilirim. ancak terk ettiklerinde yine eski düzene geri dön...