Ana içeriğe atla

aldatma beni küçük yaratık

merhaba arkadaşlar ben sınıfın sevilmeyen kişisi... oooo ironi şov yaptım bak okul yaklaşıyor ya...

inanılmaz zekice bir durum ile ortaya çıkardım yine kendimi. nasılsınız bakalım ?  beni pek özlemişe benzemiyorsunuz. zannediyorum siz de toplumun o değişken halkasına eklendiniz. artık o sevimli çocuk hayatınızda bir yer edinmiyor. madem öyleymiş verilen kararlar bizde gülümseyip yolumuza devam ederiz.

firstly (ingilizce bilmeyenlere inanılmaz kıyak olarak sunayım bunu; çevirisi "ilk olarak" manasında bir şey.) çoooook yakında canım nazillime dönüyorum. böyle zamanlarda kendimi er ryan'ı kurtarmak filmindeki upham gibi hissediyorum.

söyleyecek o kadar da çok şeyi olmayan benin tekdüze devam eden hayatından esintiler sunan bu blogda bir diğer bahsetmek istediğim olay da, sonunda tatil diye nitelendirebileceğim bir durumun içinde bulunmam olsa gerek. şu an deniz kenarında bir evde, deniz dalgalarını seyrederek yazıyorum bu yazıyı. hatta ve hatta 5 yıl sonra denize girdim bugün. bu inanılmaz deneyim, kocaman göbeğimin aslında o kadar da üzücü bir detay olmadığını gösterdi bana. hayal kırıklığı yaşatmak istemem ama denize girdiğimde bir tsunami faciası halkı bulmadı.

bu konuda sevinçlerinizi her zaman olduğu gibi mail adresime özgeçmişinizle alakalı bilgileri eksiksiz doldurmak kaydıyla gönderebilirsiniz. bu durumlarda ne kadar içten olduğumu herkes bilir.

ve üzücü haberler kuşağında bir başka detay olarak telefonumun baya feci şekilde bozulması olmuş oldu. yaptırmanın telefonun sıfır fiyatına eş değer durumda olduğu bir döneme de girmemle birlikte. hüzün dört bir yanımı sardı. e tabi numaralarda gitti. şöyle bir şey var. zaten kocaman yaz boyunca sadece 6 kişi tarafından mesaj yazıldığı için yani numaralar olsa ne yazar olmasa bu kalp bu oyunu bozar mantığı hakim. yani numaraların silinmesi pek de önemli bir şey olmadı. zaten yazan tayfa kendini belli ederek kaydettiriyo. bunun için o tayfaya teşekkürler. gerisi için pek de umrumda değilsiniz buddy.

tabii bu umursama işini, "aman yavvv bana mesaj atmıyorlar go to hell" olarak düşünmeyin. ben direk umursamıyorum. mesela biliyorsunuz yakında harika muazzam sınıfıma kavuşacağım ve bu bende inanılmaz kaos habercisi. ben biliyorum ki kabus resitalini iliklerime kadar yaşayacağım. bu filmin gişe yapması olası ama başrol benim daha güzel projelerde oynama ihtimali zor.

nazellime dönmeyi en en en çok, evim için istediğim için. yine evden çıkmayıp bu güzel hayatın tadını çıkartacağım. öyle bakma bence çok güzel. yav sen sanıyor musun, dışarı çıkmak sosyalleşmek bunlar güzel detaylar.. no no no.

bu yazıda baya ingilizce sözcük kullandım. zannediyorum bu eğitim dönemine hazırlıktan ibaret. demeyin sonra bu çocuk da değişti diye.

tatilimin harika geçmesini en içten dileklerimle istiyorum. biraz dinlenek yav.


bu aralar joyce jonathan da hoşlanmaya başladım. baya ayran gönüllüyüm. 

mori seni de seviyom ya

her neyse çok da takılmayın. ben sabah yine denize gidecem sabahlara kadar kıskanabilirsiniz. fakir eğlenceleri harika oluyor. 

sanırım biraz neşeliyim

sevgiler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...