Ana içeriğe atla

arkadaşa mektup

çok sevdiğim bir arkadaşıma attığım doğum günü mesajını buraya atasım geldi.. ileride hatırlamak istediğim cümlelerde bugün...

Merhaba, yine bir doğum gününde birlikteyiz. Geçen sene dediğim gibi yine sana bugün mesaj atıyorum. 
Öncelikle doğum gününü en içten dileklerimle kutlar, hayatında yeni ufuklar dilerim. 
Umarım yeni yaşında, üzüntülerden çok mutlululuklar yanında olur. 
Son konuşmamızdan, yani sana son mesaj attığım süre üzerinden bir yıl geçti. 
Bu bir yıl içerisinde benim hayatımın nasıl gittiği, neler hissettiğimi veyahut ne durumda olduğumu pek merak ettiğini düşünmüyorum.
Ancak gerçekten seni özlediğim zamanlar oluyor. Yıllar bana şunu öğretti, her insanla rahat rahat konuşamazsın. 
Belki sen beni çok ciddiyetle dinlemiyordun. Ancak ben seninle bir şey paylaştığım zaman mutlu hissediyordum. 
Açıkçası, senden sonra herhangi bir paylaşımda bulunduğum hiç kimse bana aynı duyguyu yaşatmadı. 
Neyse ki, bana o güzel günleri yaşattın. Arkadaşlığını gösterdin. Bunun için gerçekten sana minnettarım. 
Klişe olacak ancak bir insanın değerini kaybettiğinde anlıyorsun. Ben seni kaybettiğimi düşünmüyorum. 
Anılarımız hala aklımda, bazı günler sadece geçmişi düşünürek gülümsediğim oluyor. 
Şu an hayatım hakkında "iyi" kelimesini kullanmazdım, ancak "felaket" kelimesini de kullanmazdım. 
Bir şekilde ilerliyoruz, sorun yok gibi bir şeyler. 
Sanırım artık kızlardan hoşlanıp ret cevapları almıyorum. En son bir kızdan hoşlanmıştım 8 ay falan oldu. 
Kız benimle tanıştıktan sonra; "Bana bunu mu layık gördünüz?" demiş. İnanabiliyor musun? Artık bu hallere düşmüşüm. 
Açıkçası bunu biraz kilo almama ve artık eskisi kadar neşeli davranmama bağlıyorum. Bu konu yüzünden biraz depresif günler yaşadım.
Ancak belirli bir süreç sonrasında, daha olgunlaştırdı beni. Bakış açımın ne kadar değiştiğini tahmin edemezsin. 
Duygusal ilişkileri bir süreliğine kenara bırakmış gibiyim, ya da soğumuş gibiyim. Bilmiyorum...
Onun dışında, IMDB 250 listesini bitirmek üzereyim. Gerçekten çok kaliteli filmler izledim. Daha evvel izleyip seninle paylaşmak isterdim.
Artık karşında 500 film barajını aşmak üzere olan birisi var. Keşke bu kadar geç kalmasaydım diyorum. 
Ama bir taraftan da, vaktimi böyle değerlendirebilmek hoşuma gidiyor. Tarantino filmlerine bayılmış durumdayım.
Tabii ki, senden öğrendiğim Wes Anderson filmleri kadar etkilenemedim. Galiba o filmler ömrümün sonuna kadar zirvede kalacak. 
Yeterince benden bahsettim sanırım. Umarım iyisindir sen. Twit falan da atmıyorsun zaten. Nasıl hissettiğin hakkında bir fikrim yok.
Bunun için beyninin içine falan girmeliyim. Sen biraz anlatmayı sevmezsin. Ancak bence iyisindir. Yani öyle olmalısın. Üzülmeni istemezdim.
Umarım bana böyle bir mesaj için kızmıyorsundur. Sadece sana çok değer verdiğimi gösterme biçimim böyle. Seneye de aynı şekilde bir özet geçeceğim. 
Yani, geçen seneki mesajım telefon değiştiğim için kayboldu gitti. Ama değiştirene kadar saklamıştım. Aslında o kadar net hatırlamıyorum.
Belki bu sene daha olgunca şeyler yazmışımdır. Bunun yargısını seneye yaparım. Yani sen dursan bile dünya dönmeye devam edecek.
O yüzden eğlenmene bak. Sen kendini nasıl eğlendireceğini biliyorsundur. Bunun için sana akıl verecek yetide birisi değilim. 
Ancak zamanı geriye alsaydık seni güldürmenin yollarını bulurdum. Çok uzattığımı mı düşünüyorsun. Bence hayır..
365 gün beklenilen bir şey için bence bu uzatmak değil. Tabii ki, senin açından demiyorum ancak tarafsız birisi olsaydı şöyle derdi;
"Neden bu kadar süre bekliyorsun ki? İstediğin zaman yazabilirsin." Evet istediğim zaman yazabilirim, ancak bu konuşma başlatmak için yapılan bir şey olurdu.
Benim derdim seninle konuşmak değil, sadece iyi dileklerimi sunabilmek. Bence böylesi daha iyi. Cevap yazmana gerek olmadığını söylememe gerek yok sanırım. 
Tabii geçen sene görüldü gelmemişti mesajıma, umarım son görülmeyi kapattığın içindir bu. Yoksa benim mesajlarımı okumuyorsan bu kırıcı olurdu.
Benim için bile...İnan bana sana kötülük verebilecek son insanlardan biriyim. Bu tarz düşüncelere sahip olsaydım, zaten bunu önceden anlardın. 
Bu şey gibi, dur sana izlediğim filmlerden örnek veriyim ki ne kadar kültürlendiğimi anla.. David Fincher filmlerindeki Brad Pitt gibi. Ya da Tarantino'daki Christopher Waltz...
Yani birbirinden kopamayan iki şey gibi. Tabii mesela sen ve ben olunca ikimizden biri büyük ihtimalle sen, diğerine o kadar bayılıyor gibi gözükmüyor. 
Verdiğim örneklerde bu durum sanırım oyuncuların yönetmenlere bağlanmaması gibi oldu. Sonuçta Waltz Oscarları alıp "The Hateful Eight" de ortadan kaybolmuş.
Ancak ben Soysuzlar'daki Archie Hicox yani Micheal Fassbender'e bayıldım. Muazzam oynamış değil mi? Her neyse bunu okumuşssan beni mutlu etmişsin demektir.
Gerisinin bir önemi yok. En azından bir sene daha... Seneye sana güzel şeylerden bahsedebilmek ümidi ile. Kendine bir veya iki kere değil, mümkünse sürekli iyi bak.
Tekrardan yeni yaşını kutlarım. Umarım güzel bir yıl seninle olur. Ben kötü birisi değilim umarım bunu biliyorsundur. 
Hoşçakal iyi seneler... (Not : Bu Alonso yine kanser etti beni.)

sanırım mesajımı okumadan sildi.. olsundu benim için önemli şeyleri yapmazsam yaşayamam

sevgiler...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...