Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sebepli etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

üç sene sanki çok kolay

merhaba arkadaşlar bugün öyle esprili bir yazı atmak istemiyorum. gerçi esprilerim komik mi bundan bile haberdar değilim. kendi mizahımda bir şeyler yazmaya çalışıyorum. ne derece güzel oluyor kim bilir? her neyse bahsetmek istediğim şey daha bireysel.. tarihler 1 mart 2015'i gösteriyordu. saatin de 22:25 olduğunu anımsıyorum. bazen gittiğimiz yolların bakımlı ve düzenli hallerinden, artık eskimiş şekline çevrildiğini görürüz. bazen yolun sonuna da geldiğimiz olur. ben o gün hangi yolda olduğumu inanın bilmiyorum. acıyı, hüzünü, seni yıkan şeyi sürekli hatırlamak iyi bir şey değildir. onunla yaşamayı öğrenmediğini gösterir bu. ben öğrendim. sanki öncesinde çok içerisinde olduğum bir durummuş ki, sonrasındaki başarımla övünüyorum... ironinin böylesi. hayatım boyunca bir sürü hata yaptım. ve bu hataların belki geri dönüşleri asla olmayacak. hatta ömrümden bazı güzel şeyleri çalan hatalar da olmuş olabilir. ancak sevgili blog, ben hangi hatamı düzeltmek isterdim biliyor musu...

lin lin lin pestooo

merhaba arkadaşlar bugün de sevdiğim şeyleri paylaşmaya devam ediyorum. nasıl bu blog özge ertal virali yaptıysa biraz da lin pesto virali yapacak. çünkü sevdiğim şeyleri bol bol paylaşmayı severim... öncelikle kendisi hakkında hiç bir bilgim yok. ismi, cismi, şekli.. hatta insan bile olmayabilir. ancak müzik konusunda benim sevdiğim işler yaptığı ortada. cem yılmaz paylaşmış, barış özcan videoya koymuş, yorekok outro yapmış, zaytung röportaj bile yapmış. bu durumda beni takacağını pek düşünmüyorum. ilk keşfettiğim zamanlarda iki şarkısına yorum attığımda bana "kalp" ile tepki vermişti. sanıyorum bu bile bireysel tatminkarlık için yeterli. burada ana nokta, normalde sevmediğim şarkıları bana dinletmesi. yani benim çıkıp yıldız tilbe falan dinlemem çok ilginç olurdu ancak bu kişi bunu başarıyor. "yahu kardeşim ne bu marjinallik havaları falan, şunu dinlemem bunu dinlemem." dediğinizi iliklerime kadar hisseder gibiyim. lakin durum bazı kişiler için böyle. benim ...

iki yaşındayız

Merhaba sevgili blog sakinleri... Ben sorunları olan blogger. Nasılsınız bakalım? Valla ben gayet pozitifim, vizelerim var... İlk ikisine pek bakmadığım için kötü geçti ama üçüncüsüne çalışıyorum. Böyle durumlarda kendimi Taxi Driver filmindeki Travis Bickle gibi hissediyorum. Böyle otantik duygu değişimlerim vardır. Veee beklemediğiniz şey yaşandı ve bu blog artık iki yaşında. İlk başlarken daha önceki deneyimlerimi varsayarak bu sitenin o kadar uzun ömürlü olmayacağını düşünüyordum. Ancak hayat bana öyle bir çiçek açtı ki tam iki seneyi doldurduk. Bu zorlu süreçte beni yalnız bırakan hepinize üzüntülerimi yolluyorum. 2 sene içinde veyahut son 1 sene içinde değişen bir şey olmadı. Hala daha tutarsız iletişm sinyalleri veriyorum. Hatta yakın zamanda buradan uzaklaşıp bir dağ evinden megafonla yemek sipariş edeceğim. Böyle harika huylarım olduğunu bilen bilir. Bugüne kadar bu blogu okuyan 67.489 kişiye teşekkür ederim. Dile kolay gelse de bu kadar insanın sizin yazdıklarını ok...

arkadaşa mektup

çok sevdiğim bir arkadaşıma attığım doğum günü mesajını buraya atasım geldi.. ileride hatırlamak istediğim cümlelerde bugün... Merhaba, yine bir doğum gününde birlikteyiz. Geçen sene dediğim gibi yine sana bugün mesaj atıyorum.  Öncelikle doğum gününü en içten dileklerimle kutlar, hayatında yeni ufuklar dilerim.  Umarım yeni yaşında, üzüntülerden çok mutlululuklar yanında olur.  Son konuşmamızdan, yani sana son mesaj attığım süre üzerinden bir yıl geçti.  Bu bir yıl içerisinde benim hayatımın nasıl gittiği, neler hissettiğimi veyahut ne durumda olduğumu pek merak ettiğini düşünmüyorum. Ancak gerçekten seni özlediğim zamanlar oluyor. Yıllar bana şunu öğretti, her insanla rahat rahat konuşamazsın.  Belki sen beni çok ciddiyetle dinlemiyordun. Ancak ben seninle bir şey paylaştığım zaman mutlu hissediyordum.  Açıkçası, senden sonra herhangi bir paylaşımda bulunduğum hiç kimse bana aynı duyguyu yaşatmadı.  Neyse ki, bana o güzel günleri yaşattın. ...

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

hoşuma gitti

"acı çeken kar taneleri ölgün sabaha yağıyordu başıboş köpeklerin uluması ve kaçakların ayak sesleri havayı deliyordu omzumda samanyolu’nun ağırlığı, yürüyordum sadece karanlığa tutulan bir şemsiye vardı, sadece o ölümün ve yaşamın eşiğinde yürüyen bir kadındım, sadece bu göz yaşlarımı aylar önce kim tüketti bütün bu merhamet, gözyaşları ve bütün bu rüyalar bütün bu karlı günlerin ve gecelerin hiçbir anlamı yok artık. kendimi bi intikam nehrinde yıkamışım ve çıkartıp atmışım kadınlığımı bundan aylar önce cennetin uğruna savaşanlar, onlar bizim askerlerimizdi sadık, yenilmez ve cesurdular. ve şimdi onlar için atalarının topraklarından ayrılma vaktiydi kalplerine cesaret aşılayan seslerle uğurlanıyorlardı, zafer kazanmadan da canlı dönmemeye kararlıydılar. burada, evinizde halkınız sizi bekliyor. oysa o yabancı topraklarda cesur askerler birlikler umurumda bile değil! sevgilim, senden sadece bencil olmanı istiyorum. nedir bu hayat rüya mı yoksa bi hayal mi? bu ko...

2017 eurovision şarkı yarışması değerlendirmem /// 2017 eurovision song contest review

eveeet hep isyana mı teşvik edicez. biraz da kültür katalım. mayıs ayı yaklaşıyor ve mayıs ayı demek Eurovision demek benim için. türkiye katılmasa da, yine de izliyorum. maksat milliyetçilik değil, müzik :d geçen sene favorilerim avusturya,izlanda ve almanyaydı ve üçü de çuvalladı.. beğendiğim şarkılar genelde derece alamıyor. o yüzden bu yazıda size önerilen şarkıların hiç şansı yok ona göre :) şimdi ilk olarak en beğendiğim 5 şarkıyı paylaşıyorum... 5- Levina - Perfect Life (Almanya - Germany) bu şarkı ile ilgili izlenimilerim çok olumlu ve şarkı youtube'da güzel izlenmiş. paylaştığım değil de bu ilk yayınlanan national final midir, tanıtım mıdır o videosu oluyor ya milyonu geçmiş. ortak beğenilen veya merak edilen bir şarkı. çakma veya esinlenmiş yorumları çok açıkçası bu da şarkının başarı payını azaltıyor ..dislike sayısı da azımsanmayacak şekilde. ama bence şarkı çok güzel. insanı alıyor yani dinlerken.. 4- Lucie Jones - Never Give Up On You (Birleşik Kral...

Bin dert ve ayak izi - Özge Ertal

Geldik 100.yazıya.. 100 adet yazı atmışım buraya şimdi fark ettim. Zaman ne kadar hızlı geçiyor. Bu blog benim için ne anlama geliyor onu bile bilmiyorum. O yüzden size bir şarkı armağan ediyorum.. Yaşam da bir tür mahkumiyet değil midir zaten /// Sözler /// Sanki şahidi yıllarımın, boya tutmaz duvarlarım. Karanlık dünyanın yakıtı bu; bin dert ve ayak izi. Güç bela doğrulup da Büküp belimizi Bu cezaya kim mahkum etti bizi? Söz-Müzik : Özge Ertal

Bloğunun birinci yılı kutlu olsun 1 (BİR)

Merhaba içtenlikle merhaba...!!! 15 Kasım 2015'te bu blogu açtım. Amaç biraz baca temizliğiydi ( Burak Aksak affet abi) neyseki bugün de sebebim aynı. Ne zaman mutlu bir insan olursam bu blog son yazısını alacak. Aslında tüm hikayenin benim rüyam olduğu meseleleri ile birlikte siz seyirciler hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Lakin şu an yapımcı şirket reytingleri beğeniyor. Reyting demişken, bir yıl içinde yazılarım 11 bin kere okunmuş. Gerçekten gurur duyuyorum bununla ve hepinize teşekkür ediyorum. Her ne kadar burayı kimse okumuyor diye ağlansam da sayılar bana tokat gibi çarpıyor ve "len yalnız değilsin hade yine iyisin" diyor. Ne yazık ki bazı komik kardeşlerimiz yorumları katletse de, bu blogu okuyan birileri olduğu gerçeği beni mutlu ediyor. Yorumlar yapın çıldırayım diyemiyorum. Malum son yorumları görenler bile. Keşke size daha ufuk açıcı şeyler söyleyebilsem. Keşke size kendimden bir şeyler verebilsem. Buraya tek verdiğim şey hüzünlerim oldu. Sahi mutlu olduğum ...

Yorumlar hakkında bilgilendirme..

Bu blogu 15 Kasım 2015 de açtım. Hiç kimse için hiç bir şey paylaşmadım. Hiç kimseden de yorum, olumlu/olumsuz eleştri beklemedim. Hatta böyle kaygılarım olmadığı için de anonim yorumu açık bıraktım. Yani isteyen istediği şeyi yazabiliyor. Lakin son günlerde, son yazıma birden fazla yorum geldi ama bunun öncesinde temmuzdan beri ilk kez attığım yazıya "ben okuyorum" yorumu herşeyi başlattı diyebilirim. Çok hoşuma giden çok beğendiğim bu yorum, aslında o kadar büyütülecek bir şey değildi ama insan tabi ki ara verip dönünce hala başkalarının onun yazdıklarını takip edebilmesine hayran kalıyor. Sonraki yazıda biraz şımardım. Dedim ki hani başka bişi daha yaz buralardaysan sevineyim yine. Sonra işte bu son yazıyı attım. Bir yorum geldi işte duygularımla oynamış yorum geliyor diye sık yazı atıyormuşum vs. Hiç kimseye hiç bir şey kanıtlama zorunluluğum yok. Yapan kişi veya kişiler çünkü 3 farklı uslüp gördüm şu ana kadar, aynı şekilde tek kişi de yapabilir bu yorumları neyse, bir...