Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...

Şekil değiştirmiş bakışlar ve türevleri..

Şimdi bambaşka bir şehrin, bambaşka bir yöneticisi olmak vardı. İnsanlara huzur değil değer vaat etmek.. Kişisel olarak girdiğim çöküşün faturasını yine kendime kesmem ile sonunda bu paradoksun daimi üyesi olmayı başardım. Kimileri bu zorlu süreçte yanımda olmazken, yine arkmnda kendi sorunların vardı. Uçak olmayı istedim, gemi olmayı istedim, güvenli değildim. Bir emniyet kemeri ile çözülecek sorunları hava yastığına yıktım. Şimdi o toplantıda en çok zikredilen şey ben ve hatalarım. Ufak ufak bir şeyler oluyor, öncelikle kendimi tebrik ediyorum yine tabularımı yıkmayı başaramayıp şimdilerde büyük olay dediğim şeye heves diyeceğini biliyorum. Bu sefer bilinç var anlam yüklediğim her şeyde. Kimi zaman son durakta ücretsiz kart çeken yaşlıları doldurup, beni otobüse almayan şoför gibi hissettiğim günlerdeki anlamlar. Soruyorum kendime bu sefer gerçek olan şey ne? Duygularım mı yoksa farkındalığım mı? Sen bana çok uzaksın, sen bana yaklaşır mısın? Belki uzun bir boyun var, belki ağı...

Kanıtlayabildiğim tek şey yalnızlığımdı...

Hayatta herkes bir şeyleri kaybeder. Her şekilde,her ölçüde. Cebimizde sandığımız şeyleri bile kayıp eşya dolabında bulabiliriz. Düştüğüm her yanılgıda, her aşağılanmada, kendimi tek avuttuğum şey vardı; "zaten elimde bir şeyin kalmaması." Sevmek, sevilmek, sevdirmek... Teoride çok kolay şeyler değil mi? Elimde bir şey yok derken biraz fazla acındırıyorum aslında kendimi. İlla ki silkelesen benden de üç beş bir şey düşer. Mesela aşk düşmez, aile düşmez, sevgi düşemez, mutluluk mu? düşmesi kendisine saygısızlık olur. Ama dostluklar düşebilir belki, değer, dolaylı dürüstlük, manevi saygı... Övünülecek şeyleri mi sabaha kadar sayabileceğim için burada bir nokta koyma gereği duydum. Hayatımda girdiğim en kalabalık ortama girdim geçtiğimiz günlerde, ancak ne bende, ne de başkalarında "ben" ile alakalı bir sıcaklık olmadı. İlerleyen günler de bunu takip etti. İlla ki 2-3 arkadaş edindim ki çok değerli insanlardan bahsediyorum. Hedefim de 50-60 kişinin gözdesi olmak ...