Ana içeriğe atla

samimiyet sinyalleri /// 1.bölüm

-işbu hikayede her ne kadar ingilizce isimler kullanılsa da, evrensel bir hikayedir. türkiyede geçebileceği gibi moritanya'da da geçebilir veya trinidad ve tobago.. seçim size kalmış. olaya ve iyiliğe odaklanın sevgiler.-


"güzellik bir olgu değildir.
 şekilden şekile de girebilir.
 tıpkı senin bana bakışın gibi
 kalbimi delip geçebilir."

Yeryüzündeki hiç kimse bu iki kişinin bir araya geleceğine ihtimal vermezdi. Kimilerine göre bu bir rastlantı bile değildi. Kimileri ise rastlantının bu kadar ciddi bir kuvvet olduğunu kabullenemeyecek kadar bencillerdi.

İşte o gün, tam da o gün bu rastlantı gerçekleşti. İki farklı karakter bir araya geldi. Ters yönlere giden iki karakter..

Sarılmayı gözünde milyarlarca ışık yılı ötede zanneden bir erkek bünye ile, doğruluk ve dürüstlük ile yeterince sınanan feminist bakış açılı dişi bünye..Tam da yüzlerce insanın bir arada dolaştığı büyük meydanda...Bir tarafta yere düşürdüğü anahtarını arayan uzun boylu ama cesareti kısa adam, diğer tarafta ise yerdeki anahtara gözlerini diken ve sahibi hakkında birtakım tahminlere kapılan uzun saçlı ama ufku kısa olan kadın.

Anahtardan gitgide uzaklaşan genç başka tarafa doğru yürüyor, kız ise anahtara doğru yol alıyordu. Romantik bir tanışma hikayesi bekleyenlere hayal kırıklığı yaratmayacak güzellikte eğildi kız, anahtarı eline aldı ve seslendi; "Pardon bakar mısınız?". Aniden kapıldığı telaştan çıkamayacağını zanneden çocuk bir anda irkildi ve döndü; "Efendim?".

Anahtar eline uzatılınca kafasını kaldırmayı sağladı beyin fonksiyonları ve o an hiç bir gezegenin kabul edemeyeceği bir his başladı. Ne güzel bir bakıştı bu. Ne güzel bir anahtar uzatıştı.

Teşekkür etmeyi borç bildiği için, ağzında döküldü klişe bir teşekkür cümlesi. Ardından duyduğu tavsiye ise bir büyüğünün nasihatlerini andırmayacak ciddilikte dökülmüş gökyüzüne; "Umarım biraz daha dikkatli olursun.". Sonrasındaki gülümseme belki de dünyanın en güzel şeyi olmaya adaydı o an için. Kız tam yönünü çevirmişti ki, erkek birey hiç yapamayacağı birşey yaptı; "Ben Felix.."...

O sırada şaşırtıcı bir şey daha oldu, Felix'in ismini bildiği kızlar listesine yeni bir giriş oldu; "Ben de Helena." sonra duraksadı kız ve devam etti; "Helena Elizabeth Thompson."..

Helena Elizabeth Thompson o güne kadar pek yaramaz bir kız değildi. Hatta tanıştığı erkekler hep onu üzmüştü ki, birini üzmek için fazla minimalist kalmıştı. Felix bu ismi hafızasına kazımakla kalmayıp, beyin fabrikasına bu ismi vermeyi yeğlemişti. Felix ve Helena'nın tanışması böyle klişe olmuştu ama ilerisi için meydandaki hiç kimsenin öngörüsü olamazdı. Turuncunun koyu tonuyla harmanlanmış kıvırcık saçlarını düzelttikten sonra yine gülümsedi ve uzaklaşmaya başladı bizim hislerinde kırıklık taşıyan Helenamız. Ardınan Felix'in gitme kal bakışları ile akrep ve yelkovanın durmaması gerektiği için akan zaman hissedildi.

Beresini çıkarttı Felix, çünkü kısa saçları üşümüyordu tam aksine mutluluk hormonları ortamı iyice ısıtmış, berenin görevi de bitmişti. Tekrar üşünülene kadar yedek kulübesinde kalacaktı emektar bere. Helena gitgide uzaklaşıyor ama Felix sabit duruyordu. Böyle bir şey yaşamayacağını garanti vererek büyük bir iddaaya girebilirdi. Neyse ki girmemişti.

Helena ise o kadar bir duygu yoğunluğu yaşamıyordu. Peki niye ismini niye vermişti?

-to be continued


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...

oturmaktan sıkılmadım

merhaba arkadaşlar ben yıllarca atölyede çalıştığı yerde artık masa başı çalışan genç.  nasılsınız bakalım. valla ben gayet iyiyim. bu yazıyı yazarken de mesai saatleri içindeyim. siz düşünün. her yaz olduğu gibi aynı yere geldim çalışmaya ve inanılmaz şeylere tanık oluyorum. ilk gün yalova'ya koca koca direkleri indirmeye gönderdiklerinde , bu senenin de amelelik dolu olacağını düşünürken, kendimi aniden teklifleri,siparişleri vb. işleri incelerken bilgisayar başında buldum. post modern anlayışa göre evrak işlerini yapıyorum. ne kadar mutlu olduğumu tartışmaya açık bırakmakla birlikte. böyle bir yerde bu kadar yükselmeyi beklemiyordum. yaşasın cv doldu. onun dışında chp'nin adalet yürüyüşüne şahit oldum dükkanda dururken ve eve gittiğimde daha da şaşırdım. adamlar kampı, türkiye'nin en yobaz en dindar mahallelerinden birisi olan benim mahalleye kurmuşlar. mahalle bir gecede evrim geçirdi herkes laikleşti diyebilirim. ancak terk ettiklerinde yine eski düzene geri dön...