Ana içeriğe atla

Ne diyosun sen be

Merhaba arkadaşlar, harika muazzam eğitici bloguma hoş geldiniz. Ben 670 kilo olmasına rağmen, güzel ve zayıf kızlarla takılan, selfie çekilirken sadece yüzünü gösterip insanlara güzel olduğunu zannettirmeye çalışıp aslında kocaman bir bidon olan kızın eski erkek arkadaşı.

Nasılsınız iyi misiniz? Bu tür girişi bir YouTube kanalı olan "yorekok" dan öğrendim. Benim youtube kanalım olmadığı ve obezite olduğum için bu blogda taklit edebiliyorum. Kafamdaki, beni ölüme götüren sorunlarla mücadeleye ara verir vermez bu yazıyı yazmaya başladım. Ne zaman bi kızdan hoşlansam bu siteye yazı yazıyorum.

Vize haftasının ertesi tatil haftası bitti ve okul yeniden başlıyor. Beni inanılmaz derecede seven arkadaş kitlemle yeniden karşılaşmak için sabırsızlanıyorum . insanlar beni sevmeyi hobi haline getirmiş siz düşünün. Yine 65 kişilik, medeniyetler müzesi kıvanındaki sınıfımızda harika içerikler öğrenicez. Ardından final haftası keşke çalışsaydım moduna gireceğiz.

Tüm tatil boyunca evde oturup video seyfettim ve aşk acısı çektim. Hoşlandığım kıza bile mesaj attım. Tabi ki sonuç beni tanıyan, beni bilen herkesin tahmin ettiği gibi hezimetti. Sanki kendisini öldürmeye gelen liralık katil muamelesi gördüm. Nezaketen verdiği cevap, ve derhal konuşmayı bitirme çabaları kelimelerinden okunuyordu. Yani çok rahatsız edici bir tip olduğumun farkındayım ama bana ebola virüsü muamelesi yapılması da hoş olmuyor. Bir sonraki mesajı 1 ay sonra atıp, izlenim konusunda yeni bir değerlendirme yapacağım. Belki bu sefer daha mutlu hissederim. Aslında şu an kızın arkadaş bile göremeyeceği bir pozisyonda olduğumu fark ettim. Durum o kadar vahim.

Ayrıca insanların bana sürekli, "çok gülen güçlüdür" imalarında bulunması çok can sıkıcı. Tamam gülüyorum da sanki hayatın en muazzam karakteriymişim gibi yorumlar geliyor. Sadece gülerek maddi, manevi,duygusal,psikolojik,trajedik olayları atlattığımı düşünenler var. Yalnız kaldığımda kafamda bir çamaşır makinesi kadar dertler uğraşıyorum. Eskiden toplum içinde dertlerimi belli ederdim ama artık insanların umrunda bile değil. Toplu akıl hastanesi gezisi gibi bir sosyal hayat deneyimim var.

Size ne düşündüğümü artık kelimelerle ifade edemiyorum siz bi zahmet google dan bakıp tahmin edin

Sevgiler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...