Ana içeriğe atla

İTALYAN MİMARİSİNDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

Merhaba arkadaşlar...ben 6 yaşındaki oğulları her ne kadar çirkin,şımarık ve sevimsiz olsa da doğum günü için facebook'a "canım oğlumuz, aslanımızzz" tarzı post atan ebeveynlerin aile dostu.

Nasılsınız bakalım? Depresyonuma devam etmekle birlikte hayatım için aldığım kararları uygulamaya da devam ediyorum. Mesela sigarayı bırakarak harika bir adım attım. 870 kiloluk bedenimi akşam yürüyüşkeri ve egzersizler ile de inceltmeye çalışıyorum. Hepsinin ana nedeni, bir sonraki sefer; "ulan benim neyim eksik bu heriften" diyebilmek için. Hani biraz içimde kaldıda...

Okula falan gitmiyorum. Çünkü okul çok karmaşık bir yer. Bazı insanlarla göz göze gelebilir ve kendinizi kaybedebilirsiniz. Bozuk para gibi düşünmeyin. Yere baka baka kendinizi bulamazsınız. O sebepten de olsa gerek kendimi eve bağlayıp gece 1-2 gibi yürüyüşe çıkıyorum. Çünkü sessizliktir esas seni mutlu eden. Kavram kargaşamdaki estetik adımlar sonrası kurulan kermeste bolca özgüven satmak istiyorum kırık kalbime.

Yani acı çekmiyorum diyemem. Moralimi şuna benzetiyorum. Mesela bir pasta alırsınız, elinizde tabak yürüye yürüye yersiniz. Sonra yere biraz krema düşer. O krema kesinlikle benim. Her ne kadar kendimi bitmiş ölmüş saysam da. Hayatım boyunca hissetmediğim bir hırs ile karşı karşıyayım. Elim ayağım titriyor, iştahım kesiliyor ve hayata kin kusuyorum. Aynı Adam Sandler filmlerindeki yardımcı erkek oyuncular gibi. Kötüyüm ama iyi olacağıma eminim.

Unutmayın, hayat her zaman istediğimizi vermez. Biz de istediğimizi alamayız. O sebeple her zaman oyunu kuralına göre oynayıp, hayatın size vermek zorunda olduğu şeyleri isteyin.

Size ne düşündüğümü söylemek isterdim ama zaten tahmin etmişsinizdir. İsterseniz 10 yıl edebiyat okuyun ama her zaman sizden daha yetenekli olacağım bu konuda, bazı kendini çok yüksek yerlerde görenler..

Sevgiler..

Yorumlar

  1. YOREKOK SENMİSİN KARDEŞ

    YanıtlaSil
  2. Değilim la nasıl ben olayım :D özendiğimi söylemiştim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...