Merhaba arkadaşlar, ben gerçekten ne istediğini anlamadığınız kız modeli. Nasılsınız bakalım?
Valla ben bomba gibiyim. Bilgisayarım geldi.. Artık bilgisayarım olduğuna göre, bloga daha rahat yazabilmek gibi, tüm avantajların içinde ufak bir avantajım daha oluştu. Valla telefondan ne kadar zor oluyordu bir bilseniz. Bu durumu kelimelerle değil bakışlarımla anlatmam doğru olur. Ama 1948 yılında geçirdiğim bir tren kazasında gözlerimi kaybettim.
Valla anlatacak çok şey yok sanırım. Aldığım kararlardan mutlu bir hayat sürüyorum. Laptopumun harika hoparlörleri sayesinde Özge Ertal dinleyip hayatı sorguluyorum. Ki geçen şarkısını paylaştıktan sonra beni takip ettiğine dair bildirim almak harika oldu. Burayı okuyorsan cidden dünya üzerinde seni ve sanatını en çok sevenlerden birisinin paylaştıklarına göz atmak çok onore bir davranış. Az önceki kelime doğru mu bilmiyorum. Bu gibi durumlarda, aklımı kullanır ve en sevdiğim harfleri yazıya dökerim. Gerçi insanın en sevdiği şeyler harf olmaz. Swiss Army Man filmindeki küçük kız gibi bir moda girdim şu an neyse..Özge seviliyorsun umarım arada okursun, pek bir şey katacağımdan değil de işte..
Bu arada 24 saat içinde o kadar çok şey indirmişim ki, birazdan Türk Telekom yetkilileri evi basıp yeter diyecek. Bende onlara 2003 yılından kalma Yugioh kartlarımı fırlatabilirim. Bu gibi durumlarda kendimi, Brooklyn Nine-Nine'daki Scully ve Hitchcock gibi hissediyorum. Her neyse, bu aralar çok nötrüm ve 365 gün içerisinde ulaşabileceğim nirvana bu sanırım.Vizelerin de iyi geçmesiyle iyice harmanladım bunu. Henüz kapıdayken üçüncü dünya savaşı, ben hala aşk demiyorum işte dalgalı saçlım. Vize tatilinde evde oturup, oyun oynamak biraz fazla idealist kaçıcak sanırım. Yav bir şarkıyı dinlerken, onun sözlerini eğer bir şey yazıyorsam oraya yazma isteği fazla garip değil mi?
Valla ben bomba gibiyim. Bilgisayarım geldi.. Artık bilgisayarım olduğuna göre, bloga daha rahat yazabilmek gibi, tüm avantajların içinde ufak bir avantajım daha oluştu. Valla telefondan ne kadar zor oluyordu bir bilseniz. Bu durumu kelimelerle değil bakışlarımla anlatmam doğru olur. Ama 1948 yılında geçirdiğim bir tren kazasında gözlerimi kaybettim.
Valla anlatacak çok şey yok sanırım. Aldığım kararlardan mutlu bir hayat sürüyorum. Laptopumun harika hoparlörleri sayesinde Özge Ertal dinleyip hayatı sorguluyorum. Ki geçen şarkısını paylaştıktan sonra beni takip ettiğine dair bildirim almak harika oldu. Burayı okuyorsan cidden dünya üzerinde seni ve sanatını en çok sevenlerden birisinin paylaştıklarına göz atmak çok onore bir davranış. Az önceki kelime doğru mu bilmiyorum. Bu gibi durumlarda, aklımı kullanır ve en sevdiğim harfleri yazıya dökerim. Gerçi insanın en sevdiği şeyler harf olmaz. Swiss Army Man filmindeki küçük kız gibi bir moda girdim şu an neyse..Özge seviliyorsun umarım arada okursun, pek bir şey katacağımdan değil de işte..
Bu arada 24 saat içinde o kadar çok şey indirmişim ki, birazdan Türk Telekom yetkilileri evi basıp yeter diyecek. Bende onlara 2003 yılından kalma Yugioh kartlarımı fırlatabilirim. Bu gibi durumlarda kendimi, Brooklyn Nine-Nine'daki Scully ve Hitchcock gibi hissediyorum. Her neyse, bu aralar çok nötrüm ve 365 gün içerisinde ulaşabileceğim nirvana bu sanırım.Vizelerin de iyi geçmesiyle iyice harmanladım bunu. Henüz kapıdayken üçüncü dünya savaşı, ben hala aşk demiyorum işte dalgalı saçlım. Vize tatilinde evde oturup, oyun oynamak biraz fazla idealist kaçıcak sanırım. Yav bir şarkıyı dinlerken, onun sözlerini eğer bir şey yazıyorsam oraya yazma isteği fazla garip değil mi?
Şarkımızı da atalım uzun zaman oldu
İnsan olmak, tutarlı olmak demek değilmiş.
Oysa bütün acıları unutmak için, biraz tutar
Senden götürdükleriyle aşırı fazla tutar...
Kemerlerimi bağlayıp, gizemli bir yolculuğa çıkmanın zamanı geldi diye düşünüyorum.
Sevgiler
Yorumlar
Yorum Gönder