olabildiğince korkuyordu hayattan...ona bugüne kadar ne vermişti? biraz yalnızlık ve biraz dert. yalnızlığı kafasına takmıyordu gerçi, bu yüzden dert sınıfına almamıştı. her gece sabahlayan ruhuna bir isyan değildi bu. yalnız olmayı o seçmemişti, ama bugün bir mikrofon ona bu soruyu yöneltse; herhalde yalnız olmayı tercih edeceğini söylerdi. oysa ki bunun bir terazisi yoktu. ya yalnız olursun ya da olmazdın. bazen yalnız olmamaya mecbur bırakılıyordu. insanlar...her yerde. her şekilde karşısına çıkan insanlar. kafasını en yakın camdan dışarı çıkarıp bağırmak istiyordu. kalabalık kesinlikle onun işi değildi. yemek yemeyi çok seviyordu ama bugünlerde buna da ara vermişti. sigara mı? bu bırakmak zorunda olduğu bir alışkanlıktı. sesler, daha fazla ses. sanki hiç durmayacak gibi. görüşü sanki bir tünel gibi ama sonu bir türlü gelmiyor. ucunu bir türlü göremiyor. gitgide ilerliyor. sadece ilerlemek. hayatta da ilerlemek mümkün müydü. buna cevap vermek için çok geç. hızlanmaya başladı. gürültü bitmiyor, kafasını derhal dışarı çıkartıp kusması lazım. mecaz anlamda tabi. içinde ne kadar insan, ne kadar dert, ne kadar gürültü varsa kusması lazım. yoksa bütün bu dert, yalnızlığını arada sırada bozan insanlar mıydı? bu düşünülmesi gereken bir mesele. şimdi kafası karıştı. belki de doğru bir soru sormuş, bugüne kadar bakmadığı bir bakış açısıyla yüzleşiyordu. şimdi zamanı değil. ucuz romandaki fabienne gibiydi her şey. kendisine o kadar bağlı olup da, aslında önemsemediği. sesler sesler. bitmek bilmiyor. şimdi de başı dönüyordu. açlıktan herhalde. iki gündür şeker tüketmemek.. üstesinden gelmesi çok zor. sahi hiç şeker tüketmeden yaşadığı olmuş muydu? bilmem olmamıştı sanırım. kendi de farkında değil baksana. torrentten kendisini bir başka gün oyalayacak şeyin inmesini bekliyor. şimdi sakin olmalı ve ne tarafa düşeceğine karar vermeli. öne mi? arkaya mı? o an suratına hızlıca çarpan bir molly hooper; "i said focus" diyor. hayır bir sürü film ve dizi, onların etkisi. değil....etki olsaydı tepki de olurdu. ama o tepkisiz. ne yaptığını kesinlikle bilmiyor. sakinleşiyor şimdi. ama seslerden kurtulamadı. kurtulsaydı zaten dünya bambaşka bir yer olurdu. biraz daha kahve alır mıydınız? bunu şu an yapamaz. kahve şekerli. şimdi önünde bir ajanda yok, plan çizelgesi yok. ne gelirse onu yaşayacak. acaba bu tehlikeli bir şey mi? kimsenin haddine değildi düzeltmek. onun da bu konuyla ilgili yorumu buydu. aslında sorun da yoktu. sorunu insanlar yaratır ve insanlar çözer. eğer onlar olmazsa sorun olmaz. evet evet tebrikler
Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...
Yorumlar
Yorum Gönder