Ana içeriğe atla

Felecia 2.Bölüm

Herkes kendine bir kelime seçseydi eğer, Felecia'nın tercihi "özgürlük" olurdu. Ancak seçtiğimiz şeyleri genelde elimizdekilerden belirlemeyiz...

Her bir ıslığında farklı şarkı çalardı Felecia'nın. Kimi zaman bir ayrılık şarkısı, kimi zaman bir yağmur şarkısı, kimi zaman ise penceredeki soyulmaların şarkısı. Aşk nedir bilmezdi Felecia. Onun için insanların dışarıda sürekli satın aldıkları bir şey gibi gelirdi. Bir keresinde, annesine aşkın ne demek olduğunu sormuştu. Aldığı cevap ise, önemsiz bir detay olduğu idi. Felecia bunu pek sorgulamamıştı. Şu an olduğu gibi başka dertleri vardı.

Yine aynı saatlerde o adam o sokaktan geçiyordu. Bu sırada Felecia'nın annesi yemeği pişiriyor. Dakikalar sonra evin diğer iki ferdini çağırmak için hazırlanıyordu. Kuşlar her zamanki yerlerinde, artık kararan akşamı cıvıltıları ile değil sessizlikleri ile idare ediyorlar, kaldırım taşları her zamanki yerlerinde ve üzerlerine basılmayı bekliyorlar, gökyüzündeki bulutlar artık o kadar ilgi çekici olmayacaklarından bi haber yağmur topluyorlardı.

Adam bu sefer daha bilinçli yürüyordu. Çünkü bakılması gereken yerler vardı. Bu bir çikolata makinesinin çikolata şelalesi yapması gibi veya berrak bir suya atılan taşın sekerek ilerlemesi gibi bir şeydi. Bu sefer pencereye meyilli şekilde ilerlemeye başladı. Karşısında çok güzel bir pencere yoktu, veya duvarları sapasağlam bir ev de. Lakin öyle bir şey vardı ki, güneşin parıltısı çaresiz kaldırdı bunun yanında. Böyle bir güzellik daha önce görmemişti. Sanki yıllar evvel kaybolan Yunan güzellik tanrıçaları geri dönmüş duruyordu.

Böyle durumlarda nefes almak çok zordur. Bu beyefendi ise, almayı bırakın sokağa girerken aldığı nefesi bile veremez hale gelmişti. Dün bu kadar etkilememişti sanki. Tabii ki kalbini sıkıştıran şeyle göz göze gelmek bambaşka bir hava katıyordu. Felecia'nın anlamsız bakışları altında, sokak tamamen yok olmuş hatta evi de ortada kaldırmışlar, kocaman dünyada ikisi bakışıyor izlenimi yaşıyordu erkek kişisi.

Bir diğer taraftan Felecia için işler ciddi anlamda anlamsız durumdaydı. Bu adam neden buraya bakıyordu. Bir tanıdık mıydı? Hayır kesinlikle böyle birini görmemişti. Yardıma ihtiyacı olan bir dilenci miydi? Üstü başı gayet güzeldi, elinde de bir çanta vardı galiba işten geliyordu. O zaman kaybolmuş bir yabancıydı ve evine ulaşmak için soru sorması gerekiyordu. Her ne kadar Felecia bu durumları kendi içinde mukayese etse de, Bu bakışma hala bitmiş değildi. Tam da o sıradan içeriden gelen seslenmelerle acelesi olduğunu anlayan Felecia, sesleniverdi adama;

-Pardon, bir sorun mu var?

Cevap almak için fazla cesur bir soruydu. Aslında hangi soru sorulursa sorulsun bir cevap bulmak çok zordu o an. Genç adam, nutku tutulmuş şekilde bakarken, duyu organlarından gözleri dışında diğerleri pek bir sıkıntıdaydı.

-Size söylüyorum beyefendi.

Felecia neden bu kadar ısrarcıydı. Yoksa merak duygusu, acelesini yenmiş miydi? Biraz daha bekleyen Felecia, artık gitme vaktinin geldiğinde pencereyi kapatmak üzereyken bir kelime daha kullanın.

-Hoşçakalın.

O pencere orada kapanıverdi. Felecia için anlamı olmayan bakışlar silsilesi, bir erkeği adeta iptal duruma getirmişti. Sokak sonsuz bir yola bürünmüş, yetmiyormuş gibi adım atmayı unutmuştu bu genç beyfendi. Kendine geldiğinde, bunun saniyeler belki de dakikalar süreceğini anlayamamıştı haliyle. Çünkü mutluluk uzun süren bir şey değildi. Aniden hissedip, kaçırıvermişti elinden. Eğer saatler sürse bile, onun için hep, bir an olarak kalacaktı.

Sokağın köşesinden dönerken aşık olmuş bir adam, ve mutfağa yemek yemeye giderken çıkmazların içinde düşmüş bir kız vardı.

1.Bölüm

3.Bölüm

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...