Ana içeriğe atla

düşündüm ve uyguladım

mer mer mer haba arkadaşlar. ben, otobüste yer boşalır boşalmaz yanından kalktığınız umutsuzluk abidesi.

nasılsınız bakalım? ben valla yoğunum. eve iş falan götüreceğim yakında, postmodern iş hayatı ritüellerini bir bir uygulamam lazım ki sansasyonel yükleşimin önüne başka bir şey geçemesin.

böyle durumlarda çaya artık iki değil tek şeker atıyorum. modern zamanların insülin direnci çılgınlığında ben de belki trend hastalar listesine girebilirim.

aslında anlaması o kadar da zor değil. bu aynı 100 tane sipariş edilen bir ürünün; "abi vallah bir kutuda 12 adet var. seti bozamam." şeklinde 108 adet gönderilmesi gibi. yine bu zamanlarda üstün zekamı kullanarak durumu kontrol altına alabiliyorum.

otobüste ki genelde çok nadir oluyor. birisi yanıma oturduğunda anlamsız videolar izliyorum. sanırım amaç, dış görünüş veya kapladığım alan yerine yaptığım bir şeyden rahatsız olup kaçmalarını istemek.


jain, muazzam bi detay

sabahları kahvaltı yapamıyorum yea. genelde uyandığımda evden çıkmış oluyorum. daha sonra muzlu süt ve hindistan cevizli keki otobüs gelirken ağzıma tıkıyorum. bu beni irite eden bir durum. böyle durumlarda kendimi accidentally love'daki jake gylenhaal gibi hissediyorum. öylesine bir yaşam yani.

en son değil de, ondan bir önceki yazımda 16 yorum var görmüşsünüzdür. blogunu okuyorum o kişinin, hatta yorum atıyorum hatta c2'den bile yazdım. tabii ki bu meraktan yapılan bir şey. zaten kişisel soru sormuyorum böyle durumlarda. c2'de en son cevap vermediğinde hakkında kötü düşünmüştüm. amma velakin sitenin azizliği imiş. o yüzden kendisine de buradan ufak ufak özürler. 

c2 demişken, dün bir hanımefendi veyahut beyfendi yazdı. yalnızlıktan falan bahsetti çok da güzel cümleler kuruşuyorduk ki. aniden ortadan kayboldu. eğer işletiyosanız çok başarılı idi, işletmiyorsanız ise yapcek bişi yok. 

şu bahsettiğim pişmanlık olaylarını sanırım atlattım. bırak üzülmeyi aklıma bile gelmiyor artık. galiba iş temposuyla alakalı bir şey. 

zayıfladığımı fark ettim. bu saygı duyulması gereken bir şey. 

sanırım son zamanlarda kendimi güneş paneli gibi hissediyorum

sevgiler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...