Ana içeriğe atla

Felecia 3.Bölüm

Bir erkeği sevmek veyahut bir erkek tarafından sevilebilmek konularını çok uzun süre düşünmemişti Felecia. Bu kadar işin arasında vakit yetmemişti belki de. Önceki gün olanlara bir anlam verememesi de bu yüzdendi. Neden bir erkek karşısında nutku tutulmuş şekilde kalırdı ki, herhalde hasta falan diye düşündü.

Belki de, Felecia da çok hastalanabilir ve uzun süre hastahanede kalabilirdi. Onun durumuna çok üzülen doktorlar da, artık onun evde durmaması gerektiğini ailesine söyler ve Felecia dışarıda tamamen özgür olurdu. Aslında güzel fikirdi. Ancak hasta bile olamayacak kadar güvendeydi. Elini falan kesse de, annesi zaten pansuman yapıyordu. 

Yine bir ihtimal suya düşmüştü. Sanki bütün yollar kapalı idi amacına. Bunları kabullenmek daha acı vericiydi. Eğer yaşanması gerekiyorsa yaşanmalıydı her şey. Engeller olsa olsa, bu filmin kesilen sahneleri olmalıydı. 

Bu sefer, daha inanmış bir adam vardı. Bu sefer susmayacaktı öyle, belki güzel bir söz söyleyebilirdi. Güzel görünüyor muydu? Aynada saçını biraz daha düzeltti. Onun ilgisini çekme şansı var mıydı? Tüm bu düşünceler eşliğinde, günün bitmesini ve oradan geçmeyi bekliyordu. Bu sefer farklı olacağına emindi. 

Yine bir yemek kokusu, yine aynı saat ve yine aynı pencere. Felecia ömrünün tükenmekte olan nefeslerini yine aynı şekilde harcıyordu. Adam sokağa girer girmez pencereye dikti gözünü. O sırada yine bir şey düşünmekte olan Felecia fark edememişti adamı. Sonra bir öksürme sesi geldi erkek kişisinden. Yine göz göze gelmişlerdi. Aynı adam değil miydi bu? Dün de aynı şekilde gelip, bakıp bakıp gitmemiş miydi. Felecia duygusal anları adeta baltasıyla ikiye ayırarak konuya girdi; 

-Ne istiyorsunuz?

Yine sessizlik büründü. Kelimeler ağzından neredeyse çıkacaktı ama yine bir şeyler engel oluyordu. Karşısında muhtemelen son bir kaç yüz yılın en güzel şeyi duruyordu ve o konuşmaktan korkuyordu. Felecia ikinci cümlesini kurmaya hazırlandı ancak bu sefer biraz öfkelenmişti. Bu anlamsız bir iletişimdi. 

-Bu yaptığınız çok saçma. 

Bu sefer adamın konuşma dürtüsü daha da içine kaçmıştı.  Karşısında hem güzel hem de nispeten öfkeli bir kız vardı. Dünya üzerine hiç bir şey onu bu kadar bastıramazdı. Erkeğin bakışları söndü söndü gitgide kurumaya başladı ki. Felecia'nın yüz ifadesi de sinirden pişmanlığa dönüştü. 

-Galiba siz dilsizsiniz. Kusura bakmayın bayım.

İyice karıştırmıştı bu. Adam ne cevap vereceğini bile şaşırdı. Aniden gelen bir dürtüyle kafasını salladı. Felecia çok pişman olmuştu bu hareketten sonra. Zavallı bir adama bağırmıştı. Kendini suçlu hissettiği ve hissedeceği anlara giriş olmuştu bu. Konuşma mecburiyetiyle birlikte, konuşma ihtimali de ortadan kalkan adam, Felecia'yı bir süre daha izledi. Yemek saati geldiğinde, o seslenme de gelmiş ve Felecia'nın da gitmesi gerekiyordu

-Hoşçakalın bayım. Umarım sizi anlayan birilerini bulursunuz.

Aniden kayboldu pencereden Felecia. Gerçekten şaşırtıcı anlardı. Gücü,parası ve kuvveti olan bir adam şimdi dilsiz şekilde sokaklarda iletişim kurmaya çalışan birisi olmuştu. Tabii ki Felecia'nın gözünde. Ancak Felecia'nın gözü, o adam için tüm dünyadan daha önemliydi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...