Ana içeriğe atla

Felecia 4.Bölüm

Bir şeyleri anlatabilmek için konuşmak mı lazımdı? Yoksa bakışları yeter miydi? Bunları düşünürken uyuyakalmıştı erkek kişisi. İçinden çıkılmaz bir duruma soktuğunu düşünüyordu kendini. Ancak her durumun bir fırsatı olurdu. Özellikle de, o bakışlarında kalbini eriten bir şey vardı. Felecia ile tekrar karşılaştığında, o çok zorlandığı konuşma işlemine gerek yoktu artık. Peki sonsuza kadar sürecek bir şey miydi bu suskunluk?

Olması gereken veya olması fayda sağlayan şeyler listesi yapıldığında, kendi mutluluğunu en üstte gören birisi için zor bir sınavdı. Hayatı boyunca kalbinden üstte tutmuştu kendini. Şimdi bu ikilem bir çok taraf için acı vericiydi. 


Felecia cephesinde işler aynı ve durağan idi. Erkek kişisini görünce elbette ki, inanılmaz bir aşkın içine düşmemişti. Hatta aşkın ne olduğunu hala daha bilmiyordu. Bu yardıma ihtiyacı olan bir erkek ile ufak bir yardımlaşma idi. Aslında neye yardım ettiğini de bilmiyordu. Belki farkında olmadan bir hayat kurtarmıştı. Bu onun için ayağına kıymık batmış bir kediyi, acısız hayata geri göndermek gibi bir şeydi. 

Ertesi gün, yine aynı yerde aynı bakışmalar için, akrep ve yelkovan hareket geçmişti. Her tik tak, bu bakışmaya yaklaştırıyordu. Felecia'nın sadece bir refleksiyle kafasını ufacık da olsa diğer tarafa çevirmesi aslında tüm yapbozun tamamlanma aşamasıyla eşdeğerdi. Adam aynı sabit adımlarını, aynı rüzgarın eşliğinde atarak o sokağa, o pencereye doğru ilerledi. Gözü yolda falan değildi, veya gökyüzüne bakıp kuşları izlemiyordu. Onun için tek bir odak vardı. Pencerenin eskimiş çerçevelerini bile yoksayacak bir odak...

Ve yine o göz göze geldikleri an yaşandı. Bu sefer daha sakin bir adam ve kalbinde yardım duygusu kabaran Felecia var idi. Bakışmaların kısa sürmesi beklenemez. Gerçi tek taraf için yıllar sürecek bir şey, diğer taraf için sadece saliseler içinde bitecek kadar inanılmaz bir haz olabilirdi. Bu sefer Felecia suskun kalmamıştı. Nasılsa artık tanıyordu adamı. Kulakları pek bir ses işitmemişti ancak onun derdini anlatamayacak kadar gariban birisi olduğunu biliyordu. Herhalde üzerindeki güzel elbiseleri birisi hediye etmişti. Kendi halinde dolaştığı için insanlar ona yardım ediyordu.

-Ne kadar güzel bir gün değil mi? Eminim siz de tadını çıkarıyorsunuzdur. Üzülmediğinizi varsayıyorum, evet bazı yetilere sahip olamayabiliriz ancak bunu kendimizi üzerek değil. Elimizdekilerin tadına vararak aşabiliriz. Mesela ben de buraya sıkıştım kaldım. Hatta burada öleceğimi düşünüyorum. Bu uzun yıllar alabilir. Ancak yine de ben güzelliklere bakmaya çalışıyorum. 

Ardından bir dalıp gitti Felecia, cidden burada mı ölecekti. Kocaman bir mağazaya gidip, istediği bir çok şey varken eli boş dönmek gibi bir şeydi bu. Erkek kişisi ise, bu söylenenleri duymuştu. Aklına bir yerlere yazmıştı. Şu an bu konu hakkında düşünemezdi. Anın tadı çıkmalıydı. Saniyelerin hızlıca akıp gittiği anlarda, düşünmek pek ona göre bir iş değildi. Doya doya bakmaya çalıştı. O bakışlar Felecia için, seni anlıyorum bakışları idi. Ardından o seslenmeler geldi. Felecia adama bir kaç saniye daha bakarak, hoşçakalması gereken cümleyi söyledi ve içeri yöneldi. 

Artık, adam için bir güzel an daha sona ermişti. Evine gittiğinde düşünecek şeylerin oluştuğu bir an...

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...