Kapkaranlık, hiçbir ışık olmayan bir buhran vardı. Tek bir sinyal bile alamıyordu. İçinde bulunduğu şeyin dahi ne olduğunu bilmediği ortadaydı. Neyin içindeydi böyle? Adımlarını attıkça ufak bir ışık süzmesi oluşmaya başladı. Gitgide büyüyordu. Her adım sanki büyütüyordu o ışık süzmesini. Bu bir yaklaşmaydı.
Tüm hayal kırıklıklarını, üzüntülerini şu an cebinde hissetmeden sadece amaçsızca bir şeye yaklaşma. Nefes alışverişlerinin sıklığı ona tedirginlik yaratmaya devam etti. Gitgide büyüyordu. En son ne zaman bu kadar hafiflemişti? Yaklaştıkça kendi ağırlığını da kaybetmeye başladı. Hoşça kal dünya, ona yaşattığın her şeyi al ve git. Gitgide büyüyordu…
Ardından o ışık süzmesinin içindeydi. O bakışlar, o ilk bakışlar. Sanki senelerce kullanmak zorunda kalacağın bir ürününün açılmamış hali gibiydi. Nefes alışverişleri gitgide sıklaşıyordu. Bu aşkın başka bir tanımı mıydı? Kesinlikle değildi. Bu bir kurtuluş ümidiydi.
Tüm acılarına, hayal kırıklığına gelecek şey idi. Sıkıca tuttu o elleri Felecia, bırakmazsa sonsuz derinlikte kuyudan bir ip yardımıyla çıkacaktı…
Aniden açtı gözlerini Felecia. Gecenin en ortası olabilirdi gözlerini açtığı saat. Benzer şekilde bir karanlık vardı. Ancak ışık süzmesi yoktu. Sanılanın aksine, nefes alışverişleri de normaldi. Neydi bu kurtuluş ihtimali. Düşünmek zorundaydı Felecia, böylesine uyanmak onun işi değildi. Her şeyi hızlıca düşünmeye başladı. Kafasının içinden çok da dolu olmayan hayatını baştan aşağı geçirmek kolay işti. Bir yerde tökezledi, bir kez daha tökezledi, ardından bir kez daha. Tökezlediği yerlerin ortak özellikleri açıktı. O bakışmalar…
Aradığı kurtuluş ümidi kesinlikle buydu. Dilsiz adam kendisine büyük bir kapı açacaktı. Bunu nasıl akıl edememişti Felecia. Eğer o adam onu kaçırırsa veya evlenirlerse o zaman bu evden de bu hayattan da kurtulabilirdi. Yoksa kurtulamaz mıydı? Adam kötü biri olabilirdi. O bakışmaların içine inmek lazımdı. Bir kez daha bakmalı, o adamın kendisini kurtarıp kurtarmayacağını düşünmesi lazımdı. Eğer hissederse, bu çok kolay olabilirdi. Bir erkeği etkilemekten kolay ne vardı. Felecia bunları düşünerek tekrar uyuyakaldı.
Sabah uyandığında, gün nedense bir başka güzel gelmişti. Böylesine umut dolu uyandığı başka günlerde olmuştu. Yoksa olmamış mıydı? Felecia’nın geçmişi çok da tahmin edilebilir değildi. En sevdiği elbisesini giymelik bir gündü bu. Yoksa başa çıkılması pek kolay olmayabilirdi. Erkeği etkilemek ve buradan kurtulmak. İlk bakışta görev listesi ne kadar pozitif gelse de. Bundan önce emin olması gereken başka şeyler vardı.
Bugüne bir ad verilseydi, kesinlikle “umut bayramı” olmalıydı. Felecia’nın cıpcılız kalan umutlarını körleyen bir gündü çünkü.
Saliselerle dans eden saniyeler, onlara ayak uydurmaya çalışan dakikalar ve ağır ağır ilerleyen saatler. Hepsi iş birliği içinde Felecia’yı her şeyin bitimine götürmeliydiler. Felecia o kadar çok bekledi ki, tünel kazsa bundan daha hızlı vakit geçebilirdi. Bunu da düşünülecekler listesine ekleyen Felecia için hayatın kendisini ne denli kökünden sökeceğini görmek için artık vakit yaklaşıyordu.
Tüm hayal kırıklıklarını, üzüntülerini şu an cebinde hissetmeden sadece amaçsızca bir şeye yaklaşma. Nefes alışverişlerinin sıklığı ona tedirginlik yaratmaya devam etti. Gitgide büyüyordu. En son ne zaman bu kadar hafiflemişti? Yaklaştıkça kendi ağırlığını da kaybetmeye başladı. Hoşça kal dünya, ona yaşattığın her şeyi al ve git. Gitgide büyüyordu…
Ardından o ışık süzmesinin içindeydi. O bakışlar, o ilk bakışlar. Sanki senelerce kullanmak zorunda kalacağın bir ürününün açılmamış hali gibiydi. Nefes alışverişleri gitgide sıklaşıyordu. Bu aşkın başka bir tanımı mıydı? Kesinlikle değildi. Bu bir kurtuluş ümidiydi.
Tüm acılarına, hayal kırıklığına gelecek şey idi. Sıkıca tuttu o elleri Felecia, bırakmazsa sonsuz derinlikte kuyudan bir ip yardımıyla çıkacaktı…
Aniden açtı gözlerini Felecia. Gecenin en ortası olabilirdi gözlerini açtığı saat. Benzer şekilde bir karanlık vardı. Ancak ışık süzmesi yoktu. Sanılanın aksine, nefes alışverişleri de normaldi. Neydi bu kurtuluş ihtimali. Düşünmek zorundaydı Felecia, böylesine uyanmak onun işi değildi. Her şeyi hızlıca düşünmeye başladı. Kafasının içinden çok da dolu olmayan hayatını baştan aşağı geçirmek kolay işti. Bir yerde tökezledi, bir kez daha tökezledi, ardından bir kez daha. Tökezlediği yerlerin ortak özellikleri açıktı. O bakışmalar…
Aradığı kurtuluş ümidi kesinlikle buydu. Dilsiz adam kendisine büyük bir kapı açacaktı. Bunu nasıl akıl edememişti Felecia. Eğer o adam onu kaçırırsa veya evlenirlerse o zaman bu evden de bu hayattan da kurtulabilirdi. Yoksa kurtulamaz mıydı? Adam kötü biri olabilirdi. O bakışmaların içine inmek lazımdı. Bir kez daha bakmalı, o adamın kendisini kurtarıp kurtarmayacağını düşünmesi lazımdı. Eğer hissederse, bu çok kolay olabilirdi. Bir erkeği etkilemekten kolay ne vardı. Felecia bunları düşünerek tekrar uyuyakaldı.
Sabah uyandığında, gün nedense bir başka güzel gelmişti. Böylesine umut dolu uyandığı başka günlerde olmuştu. Yoksa olmamış mıydı? Felecia’nın geçmişi çok da tahmin edilebilir değildi. En sevdiği elbisesini giymelik bir gündü bu. Yoksa başa çıkılması pek kolay olmayabilirdi. Erkeği etkilemek ve buradan kurtulmak. İlk bakışta görev listesi ne kadar pozitif gelse de. Bundan önce emin olması gereken başka şeyler vardı.
Bugüne bir ad verilseydi, kesinlikle “umut bayramı” olmalıydı. Felecia’nın cıpcılız kalan umutlarını körleyen bir gündü çünkü.
Saliselerle dans eden saniyeler, onlara ayak uydurmaya çalışan dakikalar ve ağır ağır ilerleyen saatler. Hepsi iş birliği içinde Felecia’yı her şeyin bitimine götürmeliydiler. Felecia o kadar çok bekledi ki, tünel kazsa bundan daha hızlı vakit geçebilirdi. Bunu da düşünülecekler listesine ekleyen Felecia için hayatın kendisini ne denli kökünden sökeceğini görmek için artık vakit yaklaşıyordu.
Bu ne ya kendini yazar mı zannediyorsun saçma sapan geçmiş zaman kipleri... Yazmayı bilmiyorsan yazma
YanıtlaSilYazı atmamı pusuda bekleyen sen. Eleştiren yine sen :DDD
YanıtlaSilMidem bulandıkca buraya bakıyorum, daha iğrenç şeyler görünce kendime geliyorum sağol sen de olmasan :)
SilMidenin bu kadar sık bulanması iyi bir şey değil bence bir doktora görün :) Bu kadar sık uğraman bu siteye iyi şeylerin habercisi değil gibi duruyor :))) E tabii ki rica ederim
Sil