Ana içeriğe atla

mutluluğun formulü

mer mer mer haba arkadaşlar ben sevilmeyen blogger. uzun bir aradan sonra sizlerle birlikteyim. burada olmadığım sürede, insan ilişkilerine karşı olumlu ve yaşama sevinci olan bir grup tarafından katledildim. katillerim hala dışarıda...

keyifler nasıl? benim valla düşük biraz.. vizelerim pek de iyi gelmedi. böyle durumlarda kendimi soysuzlar çetesi filmindeki daniel brühl gibi hissediyorum. bu tarz durumlarda soğukkanlılığımı korumak zorundayım. bu mesafeden aynı frederick zoller gibiyimdir.

bu dünya bana pek bir şey kanıtlamıyor. finansal kriz harici ilgi çekici bir olayım yok. kafkaokur dergisi alarak yaşamımı sürdürmeyi planlıyorum. hayat gerçekten benim için zor durumlara gebe kalıyor. bu üzücü bir şey.

uzun süredir dediğim gibi içimde hiç bir şeye karşı en ufak his yok. bunu katıldığım canlı yayınlarda da dile getiriyorum. bu aralar lol oynamaya sardım. yakında ondan da sıkılmaya başlayacağım. vakti doldururken yılların nasıl akıp gittiğini bilemiyorsun.

ne demiş florence welch; "pure feeling..."

bu arada florence welch'i ne kadar çok sevdiğimi söylemiş miydim. sanırım kendime onu hedef olarak koymalıyım. ortamlarda "ağbi zaten imkansızdı" diyip geçiştiririm kim bilecek.

kilo aldığımı hissediyorum. bu iyi değil.

aklıma lisede fütursuzca yürüyüp, iki sene sonra; "aramızda ne yaşanırsa yaşansın doğum günün kutlu olsun." minvalinde mesaj atıp, "aramızda bir şey yaşanmadı." minvalinde cevap aldığım kız geldi. sanırım üzülmek için bir başka sebep daha buldum.

işte bak ileride bunu unutursam kendime hatırlatmış oldum. böyle de değişik huylarım varmış eskiden. keşke yeni şeyleri de ekleyip hatıra defterimi beş katına çıkarabilseydim.

herhangi birisi için zerre değerin olmadığını anladığın an hayat sana otomatik bir kapı açıyor. tam geçeceğin sırada üstüne kapanıyor.

başlık hoşunuza gitti değil mi? böyle zekiliklerim vardır. okuyucularımı böyle başlıklarla kandırıp duygularıyla oynarım.

ne demiş florence welch; "never let me go"

bundan sonra her yazıya bir florence welch şarkısı bırakacağım. sevdim bu işi. kadın bir meta yahu.

ezberimde kalan bir çizgi film repliği ekleyeyim bir de;

"yetenek etkin; şeytan büyücüsü. wormquake gerçek savaşçının kim olduğunu gösterebilmem için bana gücünü ver."

uzun zaman önce evde kendi kendime taklit yapardım. hey gidi günler biraz can yakıcı olabiliyorsun.


bu kadına da boş zamanlarımda hasta oluyorum.


instagramda perşembe günü olmadığı ayrıca fotoğrafında eski olmadığı zamanlarda; "#tbt" yazan tipleri görünce sinir krizleri geçiriyorum. adam selfie çekilmiş çarşamba günü tbt diye yayınlıyor. bre cahiller bu etiketin bir hikayesi anlamı var. ben instagrama foto bile atmıyorum. herkesi kınamaya devam ediyorum.

hafife alma aşk vurur insana...

hee çok vurur. aşk bence bir ilüzyondur. biz öyle olduğunu zannederiz.

yine aşk profesörü döktürüyor tabi. kıskandınız değil mi? böyle zekiliklerim vardır. her neyse uzattıkça saçmalıyorum sanırım. ama bir daha ne zaman yazı atarım bilmediğim için uzatmaya çalışıyorum. şu an yazma modundayım. o yüzden kıymetini bilin.

telefonda kız numarası bile kayıtlı değil siz bana sapık diyorsunuz. yine dellendim.

şey değil mi bu? o çok sevdiğiniz filmdeki yan karakter. sonra gugıldan ismini aratıp eski projelerine bakarsınız. adamın başka hiç bir numarası yoktur. sonra üzülürsünüz. işte hayatım böyle o yüzden pek de bir şey beklemeyin.

bugün hangi kişiliğimi giydim üzerime bilmiyorum cidden. birazdan da uyuyacağım zaten. çoğu gün olduğu gibi 30 kasım 17 nin başları da üzücü geçiyor. ileride umarım kurtulmuş olurum.

sevgiler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...