Ana içeriğe atla

sanki cismim bin ışık yılı sonsuzluğuna eş

buraya ne yazarsam yazayım bir anlamı olmayacak. mesela şu an aklımdan geçen, kafamın içinde yedi yüz milyon kez tekrar ettiğim şeyleri yazıyım ve onları unutmayayım. çünkü bunlar önemli şeyler olabilir veya olmayabilir. bunların cevaplarını bilecek kapasite sahibi olduğumu düşünmüyorum. çünkü kapasite sahibi olmak bana göre değil. yıllar evvel bıraktım ben o işi. çünkü aşama aşama büyüyen bir beklenti furyası bu. sen başardıkça devamı gelsin ister o kocaman bedeninin en tepesinde hüküm süren beyninin içinde, ufacık bir hücre. çünkü böyle olmalıdır senin mekaniğin hücrelerin ister sen yaparsın. onlara hükmetmen demek ne bileyim göktaşı parçalamak gibi bir şeydir. imkansız değildir yani ama zordur. zor olan şeyleri de herkes başaramaz. düşünsenize zor olan şeyleri herkes başarıyor. e o zaman dünyada biz ne yapmaya geldik. herkes her şeyi başarırsa benim ne anlamım kalıyor. böyle olduğunu düşündüğüm için kendimi ezikleme ihtiyacı duymuyorum. belki ben de o iyi zekalı kişilerin getirdiği yararı, zararla indirgemek için gelen denge unsuru bir birey olabilir miyim? bence olamam çünkü bu saçma olabilir. yani saçmalıktan kastım, neden ben olayım ki o birey? ne özelliğim varmış. mesela çok hızlı yemek yiyebilirim. internette bir dakikada şu kadar şey yedi falan videolar görüyorsunuz ya ben onlara gülüp geçiyorum. o konuda dünya rekoru kırabilirim sanırım. evet bunu marifet gibi anlatmam da cabası oldu. çünkü ben buyumdur, övünecek saçma sapan şeyler bulabilirim. bu da benim dünyada var olma amacımı açıklıyor gibi. açıkçası ben anlamadım siz anladınız mı? anladıysanız da bana söylemeyin. çünkü filmin sonunu bilirsem bir anlamı kalmazdı. bence siz de anlamadınız, çünkü bu zor bir soru olurdu. soruların zorluğu beni cezbeder ama bu matematiksel bir şey olmamalı. daha çok mantıksal, düşünme gerektiren şeyler olmalı ki tadı çıksın. yani sayısal bir şeyler verirsen böyle bön bön bakarım bir anlamı da kalmaz. yani aslında öğrensem nasıl yapacağımı yaparım da, o bir kaç dakika mı desem bir kaç saat mi desem, bön bön bakma süresi beni pek mutlu edecek bir ayrıntıya benzemiyor. ayrıntılar insanı bambaşka galaksilere sürükler bence. düşünsenize muazzam bir güne başlıyorsunuz, kafanızın içinde yedi yüz milyon ayrıntı var. oha benim de az önce öyle bir sıkıntım vardı. herhalde bu kadar şey yazdığıma göre illa bahsetmişimdir. şimdi kim okuyacak o kadar yazıyı. işin yoksa oku falan oho. bir ton iş, acaba bahsettim mi? umarım bahsetmişimdir çünkü bu kadar boş muhabbet yapan birisi değilim. aslında nereden bileceksiniz ki, biriniz de karşısına alıp, kardeşim gel boş muhabbet yap demedi ki. hatta en önemli söyleyeceklerimi bile umursamıyorsunuz. sanki ben konuşurken kafanızın içinde blah blah blah falan dönüyor bir şeyler. sanki ben etkisiz elemanmışım da. oho siz şaşırmışsınız. ben aslında gayet bilgili bir insanım. anlatsam şaşırırsınız. ki az önce de şaşırmıştınız. neden bu kadar şaşırma ihtiyacı hissediyorsunuz? bu kozmik bir oyun mu yoksa? beni bu kadar yormanın cezası hakkında herhangi bir hissiyatım yok. sanırım başınıza bir nane gelmez. sonuçta mevzu bahis benim. aman sallayın bana. keza benden tiksinen, uğraşan biri de yok. hiç kimsenin radarında değilim. aman ya nedir sizden çektiğim. yav bu konu nasıl dönüp dolaşıp bana geliyor anlamış değilim. herhalde kendi blogum olduğu için böyle bir hissiyata kapıldım. blogum da maşallah süper bir şey oldu. üç dört kişi giriyo çıkıyo haftada. iyice çöplüğe döndü burası. artık kaliteli yazılar falan paylaşayım. neyse ben sigarayı bırakcam ya. neyse umarım bir şeylerler aktarabilmişimdir. aktarmadıysam da gelin bana hakaret edin. kafamda bir şeyler vardı da ne vardı acaba. yazıyı yazarken unutuverdim. abi harika bir terapi ya.. başlarken biraz keyifsizdim şimdi keyfim yerine geldi. bir de ne yazacağımı biraz düşünerek yazsam neler çıkacak ortaya. bundan sonra blogger aleminde benim ismimi anlatacaksınız herkese. dört okuyucusuna boş muhabbet yapan blogger diye. neyse hayat gerçekten zor. alın size bir şarkı 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...