Ana içeriğe atla

sadece söylemek istemiştim

merhaba arkadaşlar evrenin gördüğü en mantıklı kişisel bloga hoş geldiniz. uzun süredir aranızda yoktum. en son doğum günümde hüzünlü bir yazı atmıştım. yoksa hüzünlü değil miydi? bu konu hakkında herhangi bir fikrim yok. sonra yine atacaktım sanırım ama kaynadı herhalde. ne yapalım hayat bazen bazı şeyleri kaynatıyor.

memleket adını verdiğimiz yere geldim. aslında tam memleket sayılmaz, hani şöyle açıklanabilir; ailemin yaşadığı yer... ne kadar aile diyebilirsek tabi.

aile.. ne kadar güzel bir şey değil mi? neden bilmiyorum, hiç bir kimseyi ailem olarak hissetmiyorum.  bana sanki farklı bir kavrammış gibi geldiğinden sanırım. babamı,abimi,teyzemi hatta babamın yeni eşini bile seviyorum ama onları ailem olarak gördüğüm söylenemez. galiba aile kavramını çok yanlış anladım, belki de hepimiz kandırılmışız. bu konu hakkında fazla şey söylemek istemiyorum. çünkü bunun için çok yorgunum.

komünist kafelerinde takılan ve kendini marjinal göstermeye çalışan herkesten nefret ediyorum. evet güzel kardeşim kömünist kafesinde elit kıyafetinle oturuyorsun inanılmaz bir çelişkisin. bunu bugün dile getirmek istedim. artık yolda gördüğüm insanlara bile gıcık olmaya başladım. resmen insana küstüm ya. böyle bir şey olabilir mi sevgili blog. ben ne hale geldim ağlayanım yok.

her neyse, otobüste eve gelirken kafamda daha büyük bir blog yazısı vardı ancak şimdiden tıkanmaya başladığımı hissediyorum.

hatalardan bahsedelim biraz. bir matematik sorusu çözersiniz ve hata yaparsınız. bu hata sizin sonuca gitmenizi büyük ölçüde etkiler. veya bir projede hata yaparsanız ilerisi gelmez durur. veya bir insanın kalbini kırarsanız o insan sizi affetmez. hatalar küçük veya büyük olsun hep akılda kalır. bazen vurdumduymaz olsanız da hatalar asla peşinizi bırakmayabilir.

biraz geçmişe gidelim ne dersiniz?

bana hayatımda ilk doğum günü hediyemi 15 yaşında tanıştığım bir kız almıştı. o güne kadar, hediye nedir, kıymet nedir bilmemiştim. unutamıyorum masmavi bir gömlek. ancak çok giyememiştim, hızlı kilo alışlarım o maviş gömleğin içine girmeme engel oldu. bugün düşününce hayatımdaki en önemli hediye olduğunu görüyorum. çünkü o hediye masum duygularla alınmıştı. herhangi bir beklenti yoktu. herhangi bir dilek yoktu. öyle düşünülmüş ve beni mutlu edilmek için yapılmış bir hareketti. sahi beni mutlu etmek, sanırım bir doğu almanya geleneği gibi berlin duvarıyla yıkıldı gitti. sonra o kızı aldatıp, üstüne çirkin diyip terk etmiştim.

bir başka kadın kişisi bana tabak yaptırmıştı. üstünde benim ve onun isimleri yazıyordu. ben ne yaptım biliyor musunuz? o tabağı gidip başkasına hediye ettim. inanılmaz bir rezillik örneği, inanılmaz bir kepazelik örneği. her ne kadar olgunlaşmasam da o dönem, elimdeki güzellikleri nasıl kullandığımı çok iyi anlıyorum. ayrıca o kızı parasını yemek için kullanmıştım. çok pis şekilde kullanıp, sıkılınca kenara atmıştım.

bir başka kadın kişisi bana bir tişört almış ve üstüne çeşitli notlar bırakmıştı, gayet içten yazılmış güzel sözlerdi. hatta bana yastık kılıfı bile almıştı. ben ise onu ilk fırsatta aldatmaya yeltendim ve fark edilince de nasılsa önüm açık diyip sıvama gereği bile duymamıştım.

bir başka kadın kişisi, odasında en değer verdiği şeyi bana vermişti. üç tane filmin deseni olan bir süs eşyasıydı, duvara asılabilenlerden şimdi gelmedi aklıma. bir gün de param yok diye buluşmaya termosla çay getirmişti. sürekli kendime yemek ısmarlatır dururdum. en sonunda sıkıldı ve yallahladı. her neyse ben de o hediyeyi gidip başkasına vermiştim. karaktersizlik huy olmuş demek ki. şimdi düşünüyorum da benzer pozisyonlarda aynısını yapar mıydım? sanırım yapmazdım ya.

bir başka kadın kişisini de kilometrelerce uzaktan idare ettiğimi düşünürken. bir gün bir kızdan hoşlandığımı düşünüp yallah demiştim. kıza söz hakkı bile vermemiştim. nasılsa uzaktı ya, duyguları da uzaktı. kırılabilecek kadar önemsizdi. en son doğum gününü kutlamadım diye sövüyodu.  ama dost kaldık onla, ya da kalmadık mı bilemiyorum her an bıçaklayabilir.

bir başka kadın kişisini de dilim yüzümden kaybettim. hassas döneminde yersiz sözlerimle rahatsız ettim. bu da büyük bir hataydı. çünkü dost edinmek zordur.

her neyse bu hatalarım bana çok şey kattı. en azından şimdi düşününce.. ne derler bilirsiniz geriye dönüp baktığımda gördüğüm kocaman simsiyah bir kapı.

ah be kardeşim senin de bütün hayatın kızlardan ibaret, maşallah hiç bir erkeğe hata yapmamışsın.

bir tane dostum beni kız arkadaşı istemediği için yallahladı. hata yaptım çünkü kabullenmediğim için iletişm kurmaya çalıştım. halbuki öyle bir karar veren biri için herhangi bir değerin yoktur bunu bilmelisin.

bir tane dostum hoşlandığım kızla benden gizli konuştu. hata yaptım çünkü güvenip sırlarımı paylaşmak iyi geliyordu insanlara.

bazı dostlarım bana aylarca selam bile vermediler kulaktan dolma bilgileriyle, annem öldüğünde hepsi melek olmuştu. hata yaptım çünkü onları umursadım. zaten şimdi esameleri yok herkes kendi hayatında.

bir tane dostuma o kadar çok güvenmiştim ki, arkamdan karar verip yarı yolda bırakacağına inancım yoktu. hata yaptım, bu duruma üzülerek.

bir tane dostuma hiç arkadaşı yok diye yaklaşmıştım, bana para yedirmesine izin verdim ve daha sonra başkaları gelince kenara atıldım. bahanesi de yaptığı iyilikler olmuştu. hata yaptım çünkü yalnız kalan insanların ( ben de dahil olmak üzere) sebepleri vardır. onları hiç kimse kurtaramaz..

insanlar hep bir şekilde benimle arayı uçuruma getirdi. belki benim emeğim çoktu belki de muazzam bir şanssızdım. kim bilir? hatalar insana geçit vermez. tekrarlanırsa can bile yakar.





yine yazarım bi ara..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...