Ana içeriğe atla

boşuna uğraşma o kadar uzaktan görünebilecek kadar "yüksek" değilim.

 merhaba merhaba merhaba


bu sabah eskiye bir nostalji yapayım dedim. biraz da uyumamak için (uyku düzenini düzeltme amacı) dedim bir yazı yazayım bayadır aranızda yoktum. kaybolmuş umutlarımı, saçıldıkları yerden toparlamakla meşguldum... nasılsınız bakalım? 

ben iyiyim. çok şey değişti biliyor musunuz? yani baya bir şey değişti. amaçlarım, fikirlerim, hayatım, takıntılarım.... bir şeyleri aşmak ne kadar zormuş aslında. ben aşarken inanılmaz zorlandım ancak aştım. 

geriye dönüp baktığımda ne kadar boşmuş aslında demiyorum elbette. baya da geçerli sebeplerim varmış takıntılar için. ancak şu an geldiğim noktada çok da önemi yokmuş. hayat geçiyor, seneler ilerliyor bilirsiniz. 

lise yıllarımda kaan boşnak şarkı sözleri ile o dönem hoşlandığım kızla twitleşmelerimiz geldi aklıma. ben bir söz yazardım, o bir söz yazardı. ancak gizli bir anlaşmamız var gibiydi. iki taraf da o sözü gerçekten şarkıyı sevdiğimiz için mi yoksa birbirimiz için mi attığımızı bilmezdik. çok uzun zaman geçmiş. ne kadar değiştiğime inanamazsınız. 

her neyse şu aralar bir amacım var. hayatımda ilk kez bir amacıma bu kadar sıkı sıkı bağlandım. başaracak gibiyim. fabrikadaki çocuklar gece gündüz çalışıyorlar, noelde ailelerini bile göremediler. bu bana ilham veriyor. ayrıca yine buradaki çocuklar da ellerinden geleni yaptılar. ehehe bu son söylediklerimi anlamamış olabilirsiniz. çok derin bir alt metni var. yani amaçlarıma ulaşmak için çok çaba sarf ettim. galiba olacak. istediğim hayal ettiğim hayata adım adım ilerliyorum. 

kızla da çok mutluyuz. 4 küsür sene oldu ilişkimiz. yani ne başka kızlara gönlüm kaydı, ne tehlikeli hareketler yaptım. seviyorum ya. çok iyi yani aramız böyle devam eder bu iş. zaten gönül işleri konusunda yeterince hezimet yaşamıştım. bu son dört sene çok iyi geldi.

elbette beterin beteri vardır. bir yerden iyi gidiyorsa diğer yerler felakete uğrar. uğradı. o kadar canımı yakmadı tabi ama toparlanması azıcık sürdü. bugün yine neşeliyim. eski benim. çok da keyifli bir insanım. hepinize benim gibi olmayı öneririm. hayatınıza renk katılır. 

kaan boşnak diyince aklıma şarkılar yerine bir takım konuşma ss leri geldiği için şarkıları bayadır dinlememişim onu da fark ettim. yani takdir mi edeyim kınayayım mı muallak konular. 

başka bir konu üzerinden blog yazmaya kalkıştım, iki yazıdan sonra üçüncü gelmedi. bu alışkanlık tanıdık geldi bir yerden. sahi bu blogdan önce de 56 blog falan öyle yarım kalmştı. sahi bu blog nasıl ayakta kaldı bu kadar uzun süre. dedim ve 2 sene falan yazı atmadığımı hatırladım ama olsundu bence büyük özverili bir blog diye tanımlıyorum burayı. 

ama çok yakında gerçekten bir şeyler düzelince yazmaya döneceğim. ne yazacağımı söylemem. ama yazıcam. yani içimden ne geliyosa yazıcam. çok über şaşırtıcı olaylar sizi bekliyor olabilir. inanılmaz heyecanlı olduğunuzu şimdiden fark ettim. en son bi arkadaş "nerdesin bir şeyler yazar mısın?" şeklinde yorum atmıştı. eğer azıcık yüreği varsa gelsin bu yazının altına ben buradayım desin.. hadi bakalım. eğer gelirse hopp başka bir yazı daha söz. gerçi bu yazı da çok anlamlı oldu ya. bilmiyorum bayadır yazıyorum ama herhangi bir içerik hala yok galiba. zaten ne yapacaksınız içeriği. normalde de boş yapıyordum bir şey fark edeceğini sanmıyorum. 

yazı yazmayı çok sevdiğimi fark ettim. ya da yazı yazmayı özlediğimi mi fark ettim. bilmiyorum neyi fark ettim. iki durumda da yazmadığım için manasız bir düşünceye kapılmış oluyorum dimi. yok ya cidden severim. ama konu olacak fikir olacak, bakın o zaman neler yazıyorum. aslında arada öyle çılgınlıklar yazmak lazım. üç tane kelime bulacaksın onlarla ilgili yazacaksın. mükemmel olmaz mı? 

haa bir de bu ara klavyede baya baya hızlı yazmaya başladım. ondan dolayı da yazı yazmak daha güzel geliyor olabilir. bilmiyorum. 

az evvel yüzyüzeyken konuşuruz'un "şebnem şibuminin şarkısı" isimli şarkısını dinledim. ne kadar ilginç bir şarkıymış. eskiden çok dinliyordum ama unutmuşum. hafıza kaybı başlamış bende herhalde. yaş gidiyor eeee...

bu arada bi tavsiye gelsin benden. asla asla asla kendinizi herhangi bir konuda yetersiz görmeyin. insan her şeyi başarır. 

umarım umarım en kısa zamanda başka bir yazıda görüşmek dileği ile kalın sağlıcakla...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...