Ana içeriğe atla

başaramadım

başlık aslında bütün anlatacaklarımı özetliyor. gerisi zaten işin süslemesi. çok basit işte başaramadım... 

sebepleri var mı? yüzlerce hem de. ama işin sonunda kimse sebeplerine bakmaz sonucuna bakar. işte benimkisi de o hesap. ben batık bir gemiden fazlası değilim. çabaladım mı? bence çabaladım ama olmadı işte. boyumu aşan borçlarım, bir çok insanın gözünde paramparça olmuş güvenilirliğim ve ileriye dönük hiç bir ümidim olmamasıyla birlikte işte son virajı da aldık. 

başaramamakla kalsam iyiydi. elimdeki her şeyi de kaybettim. tutunacak umut edecek, uğruna herhangi bir şey yapacak olayım kalmadı. nasıl geldik bu noktaya? kendi hatalarım sebebiyle tabii ki. en dipteyim arkadaşlar bundan ötesi yok. ne sevdiğim, ne ailem ne de arkadaşlarım... kimsem kalmadı. 

en kötüsü de sevdiğim insanı  kaybettim. her gece, her saniye aklımdan çıkmıyor bu. para pul dünyevi şeyler... bunlar bir şekilde yerine konur da. işte onu kaybetmek çok başkaydı. geri kazanabilmek için ne yapacağımı da bilmiyorum. elimi neye atsam kuruyor misali. kendimde şu an hiçbir şeyi değiştirebilecek potansiyeli göremiyorum. benim bu hayatta başka hiç kimsem yok. ki onu da şu an kaybettiğim için hiç kimsem yok.

uzun süredir işsizdim. yattım, tembellik yaptım uzattıkça uzattım. hiçbir baltaya sap olamadım. hazır yedim hep. zamanla artan borcumu kolay yoldan ödeyebilmek için daha da açıldım. sonrasını tahmin etmişsinizdir hüsran. samimiyetim olan herkese borçlandım. sevgilime de çok büyük bir borç bıraktım. kendi borcumu saymıyorum bile icralara düştü çoktan. inanın bilmiyorum. 2.5 sene keyif sürmedim. başımı yastığa koyduğumda hep bir stres altındayım. hep bir çare düşündüm. en çok üzüldüğüm nokta da bu oldu aslında. madem boşa gidecekti, madem her şey bir yerde sona erecek ve ben rezil rüsva olacaktım. keşke keyfini sürseydim. tüm bunlar bir hiç uğruna olmuş oldu anlayacağınız. 

bir şeyin değerini kaybetmeden anlayamıyorsunuz. bütün bu sorunlardan kurtulmak için benim önceliğim ölmekti. canıma son verir kurtulurum diyordum ama beceremedim. canım tatlıymış. aslında denemedim değil ama etkili bir şey yapamadım belli ki. 2.5 sene kız arkadaşımın yanında kaldıktan ve ona zarar verdikten sonra kendim gitmeyi seçtim. onun hayatını yeterince mahvettiğim açıktı. kanserli hücre misali kendimi ondan kurtarmak, onun kurtuluşunun tek çaresiydi bana göre. 

babamın evine gitmez olaydım diyorum keşke. ama hayat çaresizliğinde buna da mecbur kaldım ve ağzımın payını aldım. o evde yaşadıklarımı kolay kolay unutabileceğimi sanmıyorum. bir insan psikolojik olarak ne kadar çökebilirse o kadar çöktüm orada. her gün kendimi attığım sahil, saatlerimi geçirdiğim o bank bile alamıyordu stesimi. evde geçirdiğim 1 saatte işittiklerim, duyduklarım ve gördüklerim benim için çok fazlaydı. aile olmak çok önemli ama benim ailem hiç olmadı işte. özellikle bütün bu borçlardan dolayı kendi cebinden para çıkacak diye ödü kopan bir baba ve onun karakter yoksunu, kişiliksiz ve iftiracı karısı varsa ne kadar zor durumda kalırsanız kalın bu yolu tercih etmeyin. orada geçirdiğim her saniye için pişman olsam da, dediğim gibi başka çarem yoktu. ama içim çok rahat, bu borçlarım için hiç kimseden tek bir şey istemedim. 

evdeki durumların şiddeti arttıkça abimden yardım isteğimi sıklaştırdım. yalan yok cebime para koydu, o dönem ayakta kalmamı sağladı ama belirli düzeyde tabii ki. babamın huyu işte, benim istediğim değil onun verdiği... harcadığının her kuruşunun hesabını vermek gibi. o yüzden kendi edinebildiğim parada bu kadar cozuttum da işte burası da günah çıkarma yeri değil. hayatım boyunca istediğim o ufak şeyler hiç olmadı. ama bunu dile getirmenin kime neye faydası var bilemeyiz. 

abim bana "sözde" yardımcı olarak buraya getirdi. bugün tam 1 ay olmuş işe başlayalı. iş dediysem de işte sezonluk bir şey. günü geldiğinde kovacaklar. ama iş ahlakım olsun, disiplinim olsun boş geçen senelerin açığını hemen kapattım. eh hata yapmayınca sorun da olmuyor. son saniyeye kadar buradayız. henüz daha maaş almadık ama aldığım zaman da elime geçmeyecek. vefakar ve iyiliksever abim kendi harcadıklarını alacakmış önce. sonra da işte borçlarımı ödemede kullanacakmış. herhangi bir söz hakkım talebim yine yok yani. burada ne yemek varsa o, burada ne imkan varsa o. 

şikayet etmiyorum ama kısıtlanmak çok kötü bir şey. şu anki durumdan da kurtulmamın tek yolu kendi başıma atacağım bir adım. birine muhtaç olduğum an kısıtlanıyorum çünkü. düşünecek çok vaktim oluyor. bir çıkış kapısı arıyorum henüz bulamadım. 

demiştim ya canıma son vermeyi düşünüyordum ama yapamıyordum diye. aslında o kadar da istemediğimi fark ettim. burada otelin bodrumunda bir yerde kalıyorum. basık bir oda, içerisinde sadece vantilatör var. mesai dışında aşırı boş vaktim oluyor ve sorguluyorum. eğer son verme hissi diye bir şey varsa kesinlikle bu şu anki hislerim. çünkü hayatımın en yalnız zamanlarını geçirmeye başladım. hiç kimsenin merak etmediği, hiç kimsenin sormadığı kişiyim. çünkü birisi bana yaklaşırsa zararlı çıkacağını düşünüyor. yaklaşan da parasının peşinde...

gece mesaisindeyim de yine çok boş vaktim var. malum pc de bulunca bir şeyler yazayım dedim. bu klavyede yazmak çok sesli olsa da idare ediyoruz. 

bütün bu süreçleri atlatırsam, ve en başında taahhüt ettiğim gibi bu blogu baştan aşağı okursam sevgili gelecekti osman. buradan döndürdüysen sen dünyanın en büyük adamısın gerçekten. şu an yaşadığın çaresizliği ve bitmişliği sana ancak bu kadar tarif edebilirim çünkü. içinde hiçbir kötü niyet olmadan, sadece bir şeyler daha iyi olsun diye bu hale getirdin kendini. yolda elbette büyük hatalar da yaptın ama unutma kalbin hep temizdi. kendinden emin olmak böyle bir şey. herkes seni kötü bilse de osman, ben eminim için tertemiz ve hala daha çıkış kapısı arıyorsun. eğer burayı okuyabilirsen kendinle gurur duy. ama okuyamazsan da kendine kızma. seni bugün bu noktaya, başka sebepler de getirdi. 

hatayı başkasına yıkıp için rahatlasın diye demiyorum. evet hata sende, sen haddinden fazlasını yaşamak istedin. yetinmedin, bir şeyler farklı olsun istedin ama olmadı. geri kalan hayatında adımlarını sağlam bas diye demiyorum bunu çünkü yine işine geldiği gibi olmasını isteyeceksin. ancak farkındasın ki bundan sonrası hep dip. düze çıkarsın, her şeyi düzeltirsin diye kandıramıyorum seni çünkü gerçekçi olmak kanımızda var. 

bir daha asla mutlu olamayacaksın, bir daha asla rahat bir uyku çekemeyeceksin, bir daha düşüncelere dalıp gittiğinde suratın normale dönmeyecek. sen bu oyunu kaybettin osman. daha öncesinde yanında olmayan şans, bir gün bir şekilde yanında olursa durumlar değişebilir belki ama ben şahsen inanmıyorum. senelerce düzelmeyecek bir şeyin içindesin osman. ki bu sadece para meselesi değil. 

eski güzel günleri hatırladığında kendini çok kötü hissediyorsun ya osman. işte sana hayatın en büyük tokadı bu oldu. güzel anıların sana kabus oldu. en ufacık detaydan aklına gelecek o anı, bir daha asla geri gelmeyeceği için kambur oldu sana osman. 

hey gidi osman söylenecek çok şey var aslında ama sen bunları anlar mısın bilemem...

otelin önündeki beyaz gariban köpek umarım hayatın boyunca huzur dolu olursun. her gece kapının önüne çıktığımda seni seyrederken dolan gözlerim sana acığımdan değil. elimde olsa sana sarılmak istediğimden. sen bu dünyadaki en masum şeylerden birisin. keşke imkanım olsa da sana bir şeyler verebilsem. sahi buraya geldiğimden beri çok açım. 

burada çok iyi insanlar da tanıdım ama hepsinin geçici olduğunun farkındayım. sadece o an konuşmak gerekiyorsa konuşuyorum. ender hanım harika biriydi mesela 

sendikalarından dolayı tatile gelen çiftlerde, erkeklerin tatilinin tadını çıkartıp eşlerinin günlük rutinde olması beni çok üzüyor. keşke onlar da tatil yapabilseydi. 

çok fazla gözlemim var ama yazıya başladığımdan beri neredeyse 1 saat oldu. günü kapatmam gerekecek birazdan. her detayı da yazmayıvereyim diyorum. 

bu arada zor zamanımda bana iyilik yapıyor olarak gözüküp bu iyiliğin içine sıçan insanları da asla affetmeyeceğim. ama şaşırmıyoruz. öyle herkese de güvenilmez osman efendi. biraz bokunu çıkardın sende açıkçası.

ne diyordum. evet başaramadım. en dipteyim ve hiç kimsem yok. mesai bittiğinde odama indiğimde hissedeceğim şeyleri buraya yazmaya da çekinmeyeceğim. odada çekmeyen telefonumla saatlerce uyuduğum günler bunlar işte. kalktığımda otelin wp grubu hariç bildirim görmediğim günler. vay be osman efendi. sen zaten hayatın boyunca böyleydin ama değersiz hissetmek için bahane aramaya da gerek yok. 

burada hayat çok sahte gerçekten. dışarı çıktığımda gördüklerim beni çok üzüyor. insanların hal,hareket, davranış her neyse o kadar boş ki. hele eğlenen insanları görünce aklımı kaçırır gibi oluyorum. sanırım asla bu ortamları anlamayacağım. 

tüm bu üzüntülerden, boşluktan ne bileyim kederden kurtulmak istiyorum. kurtulmak için bir çare düşünüyorum. bu bir umut ışığı olabilir veya başka bir şey olabilir. bulunduğum durumdan şikayetçi değilim ama çok sürmeyeceğinin farkındayım. 

"halbuki unutulup karanlıkta kaybolmak, yok olmak ne güzel, gözlerini kapatıp uyumak, sessizlik…"

biten her günün, yeniden başlamamasını umarak yaşıyorum. bilemiyorum en dipteyim işte. çaresizim. her şeyi düzeltmenin bir formülü olsa keşke. 

başkalarının fikirlerini geçtim, kendimde oluşan; "kendimin boş ve değersiz biri" olduğu fikrini nasıl değiştireceğim onu da bilmiyorum. 

şimdilik bu kadar diyelim. belki başka bir akşam belki de yarın bir şeyler daha yazarım kim bilir. ya da bir sonraki yazımda güzel şeyler olur -sanmıyorum ama- bekleyip göreceğiz. 

ciao




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

bedelini ödedim

 işte yine been işte yine bir yazı..... mer mer mer merhaba... uzun süredir uyumak için kıvrandığım sırada, bir türlü uyuyamamam üzerine kafamdan geçenlerin artık bir şekilde buraya dökülmesi gerektiğine karar verdim. yataktan kalkmadan önce kafamın içinde milyonlarca ışık yılı misali dönen şeylerin hepsi buray aktarılacak mı bu da ayrı bir merak konusu. ama beni biraz tanıyorsanız bunun olmayacağını biliyorsunuzdur.  dostlar... çok yoruldum ya gerçekten bak acayip yoruldum. üstelik bu yorgunluk boş oturmaktan geliyor. hatalar silsilesi öyle bir noktaya getirdi ki hayatımı. hani ufak ufak umutlar tükenir ya o noktaya gelmek üzereyim. bu kadar potansiyelli bir insan nasıl olur da hiçbir şey başaramaz aklım almıyor. elimi neye atsam kuruyor mantığı oluşmaya başladı. bilemiyorum daha ne kadar dayanacağımıı ama ne yüzümde o eski gülüş kaldı ne o heyecan. uyku bile uyuyamuyorum artık. asla rahat değilim vs. vs. uzar gider. buraya sadece neden kötü durumda olduğumu yazsam paragrafla...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...