mer mer mer mer mer mer mer haba arkadaşlar kanalıma pardon bloguma hoş geldiniz. türkiyenin en eğlenceli, en akademik, en sansasyonel, en ferahlatıcı bloguna hoş geldiniz. bugün yine anlamsız, yine gereksiz ve yine acı dolu bir içerik ile karşınızdayım. böyle şeyler yazmayı severim bilen bilir. nasılsınız? ben saçmayım ya. kafamda bir şeyler var ama umarım ilerlemez bu şeyler çünkü hiç keyif verici ve tatlandırıcı bir şey değil. hayatım fare kapanı gibi, o peynire ne zaman elimi atsam bir yerlerim yanıyor ve hoş bir şey değil. yepisyeni bir yıl yaklaşıyor. ona dair daha içerlemiş bir yazı atacağım. bu yazı yılın son yazısı olabilir. özellikle son dönemlerimin tamamen çay içerek geçtiğini düşünürsek hayat apacı bir perde açıyor ve bu perdenin arkasında saklanmak galaktik bir macera değil. ne demiş florence "sometimes I feel like throwing my hands up in the air" bu kadar geoid düşünmek biraz saçmalaşıyor. ve hayat belirli bir noktadan sonra uzaklaşıyor içerlemelerden...