Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ömür geçmez /// kendime ufak önerilerim

e yani benden de fazlası beklenemezdi. hayattaki tüm sorunları aşama aşama çözme girişiminin verdiği heyecan.... yıllardır geçemediğim oyunun zor bölümlerini, oyunu öğrenip teker teker geçmeye çalışmak efso bi davranış. bazen nitelikli ol. bu hayat senin için fazla kifayetsiz olabilir. ancak sen güçlü durmalısın. her sabah kalktıktan sonra, yüzündeki o pişmanlığı bir köşeye at. çünkü pişman olacak bir sürü sabahın olacak. düşmekten korkma. belki tüm düşüşleri ezberler ve ilerisi için hazırlıklı olursun. insanların seni sevmemesinde senin de payın var. ancak sana bunu düzelt demiyorum. eğer içine sinmeyecekse değişmek, boş ver kimse sevmesin seni. kendi kendine yettiğin kadarsın. sürekli hayıflanıyorsun ya, kimse seni merak etmiyor diye. boş ver etmesin. sen merak et, ama başka şeyleri.. öğrenmekten vazgeçme. her konuda bir fikrin olsun. başkaları için endişelenmemeye devam et. umursamaz birisi olunca rahat ediyorsun. hiç bir şey için karşılık bekleme. bu takas yoluy...

rahatlamış gibi hissetmiyorum

merhaba arkadaşlar ben vinç operatörlüğü konusunda yüksek lisans gören genç asistan. nasılsınız bakalım? valla ben gayet iyiyim. aslında normalden daha iyiyim. içimde minik bir huzur var. böyle zamanlarda kendimi hep fedakar rollerde oynayıp travma yaşayan Will Smith gibi hissediyorum. yıllardır beklediğim konuşmayı dün akşam gerçekleştirdim. her ne kadar somut yargıları iliklerime kadar yaşasam da. söylenmesi gereken, hatta söylenmesi fazlalık olan şeylerin hepsini söyledim. ancak yine içimde ukteler kaldı. ne derler bilirsiniz başka bir paralel evrende artık. ancak bazı şeylerin tamamlanması cidden güzel oldu. karşı taraftan da istediğim cümleleri duydum. sanırım onun tarafıyla alakalı bir sorun kalmadı. şimdi kendi içimde bir şeyleri yenmem gerekiyor. kesinlikle edebiyat meselesine çok şaşırdım. böyle durumlarda kendimi Mr Right filmindeki Sam Rockwell gibi hissediyorum. planlama ve programla yapacak kadar cesur değilim. ancak ufak da olsa o potansiyeli kullanıp bu sorunları a...

Felecia 5.Bölüm

Kapkaranlık, hiçbir ışık olmayan bir buhran vardı. Tek bir sinyal bile alamıyordu. İçinde bulunduğu şeyin dahi ne olduğunu bilmediği ortadaydı. Neyin içindeydi böyle? Adımlarını attıkça ufak bir ışık süzmesi oluşmaya başladı. Gitgide büyüyordu. Her adım sanki büyütüyordu o ışık süzmesini. Bu bir yaklaşmaydı.  Tüm hayal kırıklıklarını, üzüntülerini şu an cebinde hissetmeden sadece amaçsızca bir şeye yaklaşma. Nefes alışverişlerinin sıklığı ona tedirginlik yaratmaya devam etti. Gitgide büyüyordu. En son ne zaman bu kadar hafiflemişti? Yaklaştıkça kendi ağırlığını da kaybetmeye başladı. Hoşça kal dünya, ona yaşattığın her şeyi al ve git. Gitgide büyüyordu… Ardından o ışık süzmesinin içindeydi. O bakışlar, o ilk bakışlar. Sanki senelerce kullanmak zorunda kalacağın bir ürününün açılmamış hali gibiydi. Nefes alışverişleri gitgide sıklaşıyordu. Bu aşkın başka bir tanımı mıydı? Kesinlikle değildi. Bu bir kurtuluş ümidiydi. Tüm acılarına, hayal kırıklığına gelecek şey idi. Sıkıca tut...

şaşkına çeviren olaylar silsilesi

Merhaba arkadaşlar, ben artık ofis bilgisayarı kullanan genç girişimci. Nasılsınız bakalım ? Valla ben gayet iyiyim. Son zamanlarda plütonyum gibi nadir ve değerli hissetmenin ucundan döndüm. Canım babam evde olmadığı için iki gecedir, rahat rahat oturabiliyorum. Böyle durumlarda kendimi Mr Right filmindeki Sam Rockwell gibi hissediyorum. Bu arada olumlu gelişmeler oldu. Bazı listelerde kendimi zirvede beklerken  üçüncü sırada olduğumu gördüm. Bu şaşırtıcı bir gelişme ama YAPMIŞ olduğum şeyleri değiştirmiyor tabii ki. Böyle zamanlar güzel zamanlar değil bence.  Erasmus için Polonya düşüncemin yanına Letonya'yı da ekledim. Hatta Letonya daha favori oldu benim için. Bence güzel seçenek. Körfez'e biraz Letonya kokusu getirmek isterim.  Garip gelecek ama yine hissiz dönemlerimdeyim. Tinder adlı sitede yine bir hatadan döndüm. Az kalsın kendimi kandıracaktım. Sahi la ben ne yapıyorum o sitede. Sigara içilmesi yasak olan ofiste, vantilatör önünde içtiğim siga...

Başka türlü konuşulmuyor

Merhaba arkadaşlar ben umutsuz viral.  Nasılsınız bakalım ? Valla ben gayet iyiyim. Sanırım son zamanlarda değişik girdapların içine girdim.  Sanırım bir adet yol buldum ama gitmeli mi gidilmemeli mi büyük endişelerim var. Bazı zamanlar elime harita alasım geliyor, bazı zamanlar ise artık eve dönesim. Bu kritik ve garip süreçte söyleyeceğim her şey aleyhime delil olarak kullanılabilir. Böyle zamanlarda kendimi, Finding Neverland filmindeki Johnny Deep gibi hissediyorum. Aman tanrım o ne oyunculuktu. Johnny Deep filmografisi cidden harikalarla dolu. Garip hislerin odak noktası olmak da farklı bir deneyim imiş.  Güzel çalışıyorum bu aralar. Bugün yeni bir koltuk getirdiler bana. Baya baya lider modunda takılıyorum. Tabi ofis çalışanı bile olsak yancı oluyoruz. Seneye aniden gelen ameleliğe düşürülme olayı olmazsa bu gazla genel müdür olurum bi kaç seneye .d Böyle zekiliklerim var. İnsanların beklemedikleri anlarda beklemedikleri yükselişleri yapabiliyorum...

Felecia 4.Bölüm

Bir şeyleri anlatabilmek için konuşmak mı lazımdı? Yoksa bakışları yeter miydi? Bunları düşünürken uyuyakalmıştı erkek kişisi. İçinden çıkılmaz bir duruma soktuğunu düşünüyordu kendini. Ancak her durumun bir fırsatı olurdu. Özellikle de, o bakışlarında kalbini eriten bir şey vardı. Felecia ile tekrar karşılaştığında, o çok zorlandığı konuşma işlemine gerek yoktu artık. Peki sonsuza kadar sürecek bir şey miydi bu suskunluk? Olması gereken veya olması fayda sağlayan şeyler listesi yapıldığında, kendi mutluluğunu en üstte gören birisi için zor bir sınavdı. Hayatı boyunca kalbinden üstte tutmuştu kendini. Şimdi bu ikilem bir çok taraf için acı vericiydi.  Felecia cephesinde işler aynı ve durağan idi. Erkek kişisini görünce elbette ki, inanılmaz bir aşkın içine düşmemişti. Hatta aşkın ne olduğunu hala daha bilmiyordu. Bu yardıma ihtiyacı olan bir erkek ile ufak bir yardımlaşma idi. Aslında neye yardım ettiğini de bilmiyordu. Belki farkında olmadan bir hayat kurtarmıştı. Bu onu...

düşündüm ve uyguladım

mer mer mer haba arkadaşlar. ben, otobüste yer boşalır boşalmaz yanından kalktığınız umutsuzluk abidesi. nasılsınız bakalım? ben valla yoğunum. eve iş falan götüreceğim yakında, postmodern iş hayatı ritüellerini bir bir uygulamam lazım ki sansasyonel yükleşimin önüne başka bir şey geçemesin. böyle durumlarda çaya artık iki değil tek şeker atıyorum. modern zamanların insülin direnci çılgınlığında ben de belki trend hastalar listesine girebilirim. aslında anlaması o kadar da zor değil. bu aynı 100 tane sipariş edilen bir ürünün; "abi vallah bir kutuda 12 adet var. seti bozamam." şeklinde 108 adet gönderilmesi gibi. yine bu zamanlarda üstün zekamı kullanarak durumu kontrol altına alabiliyorum. otobüste ki genelde çok nadir oluyor. birisi yanıma oturduğunda anlamsız videolar izliyorum. sanırım amaç, dış görünüş veya kapladığım alan yerine yaptığım bir şeyden rahatsız olup kaçmalarını istemek. jain, muazzam bi detay sabahları kahvaltı yapamıyorum yea. genelde uy...

esmiyor

Merhaba arkadaşlar, ben kalabalık stajyerler grubunun asi lideri. Nasılsınız bakalım? Valla ben gayet çalışıyorum. Vücüdümun son damlasına kadar iş yapıyorum diyebilirim. Hayat beni bu tempoya soktu sanırım. Böyle zamanlarda kendimi mürekkep gibi hissediyorum. Valla yoğunum yani, zaten sosyal hayat falan yalan dolan. Kendimi istemeyerek de olsa işe verdim. Eve gittiğimde uyuyorum veyahut çizbakalım oynuyorum. Onun dışında tinder,happn falan filan oralarda kızlara layk atıyorum. Şaşırdınız değil mi, bu kadar ciddi işlerle uğraşırken aniden ortamı bu denli değişikliğe sokmam..Tam da benlik bi hareketti. Merak falan etmeyin, kimse layk atmıyor. Böyle durumlarda kendimi TBBT'deki Raj Koothrapalli gibi hissediyorum. Onun dışında, herhangi bir olay yaşamaya, toplumsal yaralara parmak basmaya falan vaktim yok. Ne işlerle uğraştığımı falan zaten bilmiyorum. Zaman akıp gidiyor. Hafızam iyice pert oldu, o yüzden her şeyi not alıyorum. Yakında bu kadar notla, nirvanaya falan ulaşırım di...

oturmaktan sıkılmadım

merhaba arkadaşlar ben yıllarca atölyede çalıştığı yerde artık masa başı çalışan genç.  nasılsınız bakalım. valla ben gayet iyiyim. bu yazıyı yazarken de mesai saatleri içindeyim. siz düşünün. her yaz olduğu gibi aynı yere geldim çalışmaya ve inanılmaz şeylere tanık oluyorum. ilk gün yalova'ya koca koca direkleri indirmeye gönderdiklerinde , bu senenin de amelelik dolu olacağını düşünürken, kendimi aniden teklifleri,siparişleri vb. işleri incelerken bilgisayar başında buldum. post modern anlayışa göre evrak işlerini yapıyorum. ne kadar mutlu olduğumu tartışmaya açık bırakmakla birlikte. böyle bir yerde bu kadar yükselmeyi beklemiyordum. yaşasın cv doldu. onun dışında chp'nin adalet yürüyüşüne şahit oldum dükkanda dururken ve eve gittiğimde daha da şaşırdım. adamlar kampı, türkiye'nin en yobaz en dindar mahallelerinden birisi olan benim mahalleye kurmuşlar. mahalle bir gecede evrim geçirdi herkes laikleşti diyebilirim. ancak terk ettiklerinde yine eski düzene geri dön...

oturdum ve düşmesini bekledim.

“Aklının ucuna oturup, kendimi bekledim.. Gelmedim, gelmedim, gelmedim…” böyle ilginç girişlerim vardır. nasılsınız bakalım. ben gayet terliyorum. gerçekten çok sıcak ve ayakta kalabilmek için bir dahi olmak gerekiyor. evde oturmak bu sıralarda pek hoş birisi değil.. nasıl hikayeyi beğendiniz mi? bence beğenmediniz neredeyse hiç tepki gelmedi. bir tek whatsapp dan bi adet bayan "harika yazıyosun" falan dedi. bunu da kabul edemem çünkü öyle yazdığımı düşünmüyorum. aslında hikayeyi birinin hayatından yola çıkarak yazmaya karar verdim. ancak bir kadın olmayınca, kadın bakış açısıyla yazmak gerçekten çok zor. bu konuda umarım beni taşlamazsınız. eğer hikayeye ilgi gelirse devam edicem. gelmezse sonsuza kadar bekler :d biraz yorgunum, mesela günde 5 saat de uyuduğum oluyor 14 saat de. sanırım bunu yorgunluğa ve sıcaklara bağlıyorum. sinekler beni gece uyutmamaya yeminli. böyle durumlarda kendimi değişik hissediyorum. hayat çok boş gerçekten... sanırım son zamanlar...

Felecia 3.Bölüm

Bir erkeği sevmek veyahut bir erkek tarafından sevilebilmek konularını çok uzun süre düşünmemişti Felecia. Bu kadar işin arasında vakit yetmemişti belki de. Önceki gün olanlara bir anlam verememesi de bu yüzdendi. Neden bir erkek karşısında nutku tutulmuş şekilde kalırdı ki, herhalde hasta falan diye düşündü. Belki de, Felecia da çok hastalanabilir ve uzun süre hastahanede kalabilirdi. Onun durumuna çok üzülen doktorlar da, artık onun evde durmaması gerektiğini ailesine söyler ve Felecia dışarıda tamamen özgür olurdu. Aslında güzel fikirdi. Ancak hasta bile olamayacak kadar güvendeydi. Elini falan kesse de, annesi zaten pansuman yapıyordu.  Yine bir ihtimal suya düşmüştü. Sanki bütün yollar kapalı idi amacına. Bunları kabullenmek daha acı vericiydi. Eğer yaşanması gerekiyorsa yaşanmalıydı her şey. Engeller olsa olsa, bu filmin kesilen sahneleri olmalıydı.  Bu sefer, daha inanmış bir adam vardı. Bu sefer susmayacaktı öyle, belki güzel bir söz söyleyebilirdi. Güzel g...