Taylor Swift her zaman tatlı bulduğum bir şarkıcı olmuştur. Özellikle de şu klibinde;
Adama ayar verirken bile bir tane benim saykopatım. Saykopat ne bu arada emreden öğrendim ankaralı değiller mi yeni yeni şeyler öğretiyorlar sürekli. Buna bir başka örnek de dostum dostum şekilleri.
Şarkımızı paylaştığıma göre yazıma başlayayım. Aslında yazıya şarkıyı paylaşarak başlamış oldum ama hedefim ve inançlarım sizi şaşırtmaya yönelik olduğu için bu konuda yüzünüzde şaşkınlık ifadesi oluşması lazım. Size ne demek istediğimi söylerdim ama zaten tahmin ediyorsunuzdur. Özge Ertal'a olan platonik aşkım da devam ettiğine göre deyim yerindeyse şoke olacağınız şeyler açıklayacağım.
Öncelikle İngiltere adlı batının kirli oyunlarının döndüğü bir ülkeden gelen güzel bir sürpriz ile güne başladım. Belki bilmezsiniz ben Formula 1 takip ediyorum. PP'den de anlaşılacağı gibi Fernando Alonso hayranıyım. Fernando Alonso bu spor da bir yarışçı, Formula 1'de arabaların yarıştığı bir spor vs. vs. İşte bu İngiltereden Alonso'nun takımının lisanlı ürünlerini istettim ve geldi. Ama ne geliş be bildiğin nirvanayım. Yarın kampüsde kendi çizgimi belli edeceğim için çok heyecanlıyım ama bir o kadar da tedirgin çünkü yarın bir yemek yenecek yemekhanede, Hani "n" şeklinde kuyruk olan o ilginç yer.
Korkmuyor değilim ama en azından bunu belli etmiyorum. Çünkü belli edersen kaybedersin. Ben çok zamandır bir yalnızlığın, tekilliğin peşinde kaybolduğum için herşey enteresan geliyor. Yahu siz kimsiniz be ? Her neyse yine alevlendi benim hislerim. Keşke birine böyle aşık olsam da uzun süre bi acı çeksem en azından gam yemem ama ne his var ne aday. İzdivaç programından berbatım.
Aydın'a çağırdığım can dostlarım trip atıyor bana şimdik. 5 gün kalın dedim diye, hayır efendim evdekiler de sıkılır ondan dedim hep osman kötü zaten dimi .Neyse bir gelsinler de cidden ihtiyacım var onlara. İnsan eskileri değil, eskideki güzellikleri cidden özlüyormuş. Özlemek demişken 9 ay oldu be annemsiz. zaman geçmiyor blog.
Özellikle gözlüklü halleri beni öldürmektedir. Sanırsınız ki bayan gözlük ama bilmezsiniz be.
We are never ever ever getting back together
– Asla ama asla yeniden bir araya gelmeyeceğiz,
We are never ever ever getting back together
– Asla ama asla yeniden bir araya gelmeyeceğiz,
You go talk to your friends, talk to my friends, talk to me
– Sen kendi arkadaşlarınla konuşursun, benim arkadaşlarımla, benimle
But we are never ever ever ever getting back together
– Ama asla yeniden bir araya gelmeyeceğiz.
Adama ayar verirken bile bir tane benim saykopatım. Saykopat ne bu arada emreden öğrendim ankaralı değiller mi yeni yeni şeyler öğretiyorlar sürekli. Buna bir başka örnek de dostum dostum şekilleri.
Şarkımızı paylaştığıma göre yazıma başlayayım. Aslında yazıya şarkıyı paylaşarak başlamış oldum ama hedefim ve inançlarım sizi şaşırtmaya yönelik olduğu için bu konuda yüzünüzde şaşkınlık ifadesi oluşması lazım. Size ne demek istediğimi söylerdim ama zaten tahmin ediyorsunuzdur. Özge Ertal'a olan platonik aşkım da devam ettiğine göre deyim yerindeyse şoke olacağınız şeyler açıklayacağım.
Öncelikle İngiltere adlı batının kirli oyunlarının döndüğü bir ülkeden gelen güzel bir sürpriz ile güne başladım. Belki bilmezsiniz ben Formula 1 takip ediyorum. PP'den de anlaşılacağı gibi Fernando Alonso hayranıyım. Fernando Alonso bu spor da bir yarışçı, Formula 1'de arabaların yarıştığı bir spor vs. vs. İşte bu İngiltereden Alonso'nun takımının lisanlı ürünlerini istettim ve geldi. Ama ne geliş be bildiğin nirvanayım. Yarın kampüsde kendi çizgimi belli edeceğim için çok heyecanlıyım ama bir o kadar da tedirgin çünkü yarın bir yemek yenecek yemekhanede, Hani "n" şeklinde kuyruk olan o ilginç yer.
Korkmuyor değilim ama en azından bunu belli etmiyorum. Çünkü belli edersen kaybedersin. Ben çok zamandır bir yalnızlığın, tekilliğin peşinde kaybolduğum için herşey enteresan geliyor. Yahu siz kimsiniz be ? Her neyse yine alevlendi benim hislerim. Keşke birine böyle aşık olsam da uzun süre bi acı çeksem en azından gam yemem ama ne his var ne aday. İzdivaç programından berbatım.
Aydın'a çağırdığım can dostlarım trip atıyor bana şimdik. 5 gün kalın dedim diye, hayır efendim evdekiler de sıkılır ondan dedim hep osman kötü zaten dimi .Neyse bir gelsinler de cidden ihtiyacım var onlara. İnsan eskileri değil, eskideki güzellikleri cidden özlüyormuş. Özlemek demişken 9 ay oldu be annemsiz. zaman geçmiyor blog.
Sherlock'u böyle güzel parodileyen insanlar varken dünya daha güzel bir yer. Baktıka keyif alıyorum afedersiniz. Kafamda bir yandan, "Hello Redbeard come on, it'is okay" repliğin acıyla yankılanırken bir yandan bu görseller. Endişenin ve karamsarlığın daniskası be.
50/50 filmini muhakkak izleyin. Gerçekten son zamanlarda izlediğim en güzel filmdi, "me and earl and dying girl" ile birlikte. Aslında spoiler verirsem izlemenizin bir anlamı kalmayacak bundan dolayı vermiyorum. Ama güzel be abi. Ben hastalıklara çok alışkınım zannedersem bir kaç seneye bende de bişi çıkar ölür giderim o yüzden iyi antrenman oluyor bunlar. Ölmezsem de ölenlere karşı tutum sergilerim. Çünkü metanet her zaman kaybetmektir.
Üzülmek herkesin hakkı, hak değil görev gibi birşey. Hiç kimse duygularını yaşayamadan ölmemeli her duygusu, aşkıdır sevgisidir nefetidir. Tabi bu duygulara bizim verdiğimiz kalıp isimler. Bence milyonlarca duygu var ve ad veremeyiz gibime geliyor. Mesela birini seversin, Ama bunnu arkadaşça sevmek, dostça sevmek gibi kalıplarına inanmazsınız. Seviyosan git konuş kanka dersiniz. Bazen aşk bir araya gelmek demek değildir, sarılmak koklaşmak aşkın temel ögeleri değildir. Soyut yargılar bütününden en güzelini sıfat olarak karşıdakine koyuyorsanız bu aşktır.
görüşmek üzere...
Yorumlar
Yorum Gönder