Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

tarihi eser kaçakçısı mısın, bu ne şiddet gülüm? /// şiir

bilinmezliğe yol alıyorsun anladık dediğin her şeyi de harfiyen yaptık edindiğin bilgileri de başkasına satmadık yine mi yaranamadık ? nehirde yol alan kanoyu durdurmak mıydı amaç o zaman durma bütün kötülüklere yol aç madem sayısı giderek azalanlardan olmuş bağlaç kafamı elime attım yine geldi saç kontrol etmeyi alışkanlık haline getirmişsin belli bunu sana kim söyledi? değişmez bazı şeyler gibi, üçgenin şekli bu karşındaki adam her şeye karşı tekti tarihi eser kaçakçısı mısın, bu ne şiddet gülüm ? madem yaklaşıyor, bizde karşılarız hoş geldin ölüm al sana biraz nezaket dersi, bitsin bu zulüm ne zaman çözülecek meraktayım, çok övündüğün düğüm..

Kendine sakla kusursuz yargılama yeteneğini.

Güneş doğuyor, bir süre havada kalıyor, ardından da sessizce batıyor. Hayat ilerliyor, herkesin bir koşturması var. Amaçlar, zorunluluklar, işlevsellikler ve ötesi... Kimse arkasına bakmak zorunda değil. Düzen bunu gerektiriyor. Toplumlar yanılgıları ile övünürken, bir başkası ortaya görüş atıyor. Kurtuluşun o olduğunu iddia ederken aslında ne kadar yanlış bir virajda olduğunu dile getiremiyor. Eriyen mumun akışkanlaşmasını, aşağı doğru sıcak parçalar bırakmasını kimse engelleyemiyor.  Gökyüzüne baktığında ne görüyorsun ? Bulut varsa bulut, güneşliyse hava sarı bir parıltı, gündüzse mavilik, geceyse simsiyah bir tabaka. Hiç kendini gören oldu mu gökyüzünde ? Bir nebze olsun, sadece bir nebze kendimizi görebilseydik bu gökyüzünde birazcık mutlu olurduk. Mutluluk paylaştıkça çoğalır. Tek başımıza belli bir süre mutlu kalabiliriz. Gün gelir birisi teorem üretir, mutluluk bireyselleşir. Seni mutlu eden, seni karamsarlıktan alan her şeye iyi bak. Sen iyiliğe layıksın, yaşama amacın b

Bitmeli mi dertlerimiz ve daha ötesi?

Kendine itiraf edemediğini, başkasına dile getirme bence. Yukarıdaki cümleden yola çıkarak hayatın tüm karmaşasını da çözebilirsiniz. Sadece çok kısa bir süre bir araya gelen iki insan arasında en fazla ne gibi bir çekim olabilir? Onu ilk gördüğümde yoğun şeyler yaşadım. Bu yoğunluk belki de elimin altındaki bütün zenginliği, beni o kötü günlerden çıkartan çıkış yolunu benden uzaklaştıran bir yoğunluktu. Şimdilerde o tutunduğum yol, benimle ve yaşantımla dalga geçer bir halde. Aşkmış, sevgiymiş bunların hepsi içimde öldü. Son bir darbesi daha vardı bu yolun. Belki de içinden ufak ama bana yetecek bir şey çıkartacağım o yoğunluğu, benim için yasaklı madde haline getirdi. Alabileceği maksimum intikam buydu zaten. Bir kaç adım sonra, kendimi müşterisi sayacağım o güzel pasta dükkanı, şimdilerde yediğim pasta midemi ağrıttığı için "gidilmemesi gereken mekanlar" listesine dahil oldu. Tek bir hareketi ile, tek bir hırsı ile. Tabii ki o dükkanla alakamın devam etmesi, o dükkanın

Bireysel güzellikler dünyası

Akıp giden zaman.. Bizi bir o kadar sessizleştiren gökyüzü... Algılarımıza ihanet eden değişkenlikler... Sonrasında ben yine o meydanda kaldım. Her şeyin başladığı yer olması gereken meydanda. Tek bir sorun vardı, hiç bir şey başlamadı. Başlamasaydı yine iyiydi, sinyal bile vermedi. Kurtuluşa giden kestirme yolun olmadığını kesin bir dille haykırmak gibi.. Ensemizde bir şaplak gibi, aniden gelen hızlı bir tren.. Üzerimize doğru ve hızlıca. Ne kadar savunabilirsin değerlerini, seni önemsemeyen bu dünyaya karşı. Karşındaki kırmızı ışıktan ibaret ve yeşile dönme konusunda bazı çelişkileri var. Sus ve karanlığı hisset, seni kaplayacak ve seni yok edecek olana

Bazı insanlar hep kalsın istersiniz..

Sinirlerime hakim olamadığım bir başka gece daha. Ömür boyu sürecek bir sinir değil, kişiye veya olaya.. Ancak birisi bir hata yapar ve o hata anınızı mahvedebilir. Siz de kontrol etmek için kendi zihninizi epeyce yorarsınız. Kontrol edemezsiniz, uzun uğraşlarla yaptığınız evi tek çelsede yıkarsınız. Konumuz bu olmasa da, önemli bir detayı olduğunu hissettirmek lazım. Bir tabak düşünün, üstünde ufak tefek yiyecek maddeleri. Ne kadar da önemsiz görünüyor. Ama bu tabağı size, en beklemediğiniz kişi hazırlayınca bütün siniriniz geçer. Mersinliyle ilk tanıştığımda hiç bir şekilde bir gelecek görmedim. Yani ne bileyim benim için sıradan bir arkadaş olacaktı. Whatsapp grubu eşliğinde samimileşme sürec oldu. Uzaktan çok iyi bir insan olarak lanse edildi bana. Zaten eve çıkma kararı alındığında en çok güvendiğim kişi de o olmuştu. Tabii ki bir insanı ne kadar tanırsanız o kadar kötü. İlla ki Mersinliyi de inine girene dek o kadar da iyi tanımıyormuşum. Başlarda evin troll adamıyken, on

Şıpıdık Kokarca !!

şıpıdık öldürmeli -meli -meli -meli.. Önceki karamsar yazıma inat bu neşeli yazımı yazmak istedim. Bir çizgi film gibi gözükse de, bana "çılgın korsan jack" adlı hayatı öğreten insana teşekkür borçluyum. Evet evet evet.. büyütülecek bir şey değil. Ama benim açımdan hoş bir şey oldu. Penceremizi basitleştirecek bir yaklaşım. Bana takılan ismin, "lapacı" olması kadar mükemmel aslında. Bir karakteri tanıyorsunuz ve bu karakter size benzetiliyor. Daha önce bu kadar onure edilmemiştim. "Bunu size korsanlık içgüdüleriniz mi söylüyor kaptancım?" Bütün üzüntülerime ve çaresizliğime rağmen gülümsemek güzel aslında bir çok şeyden daha güzel. Ayrıca Özge Ertal adındaki hayatımın çiçeği bana mention atmışken bu hayat daha sevilesi hale geliyor. Umarım görürüm şarkılarını güzel insan. tüm güzellikerin ve iyiliğin adına asla umudunuzu kaybetmeyin derim ne kadar uygularım ? 

Galiba batıyoruz.

"illa ki zamanı gelir, sen sabretmesini bil." Neyin ne zaman olacağını kestiremezsiniz. Geleceği göremez ve hakkında sadece temennide bulunabilirsiniz. İyi temenniler veyahut karamsar çukurlar. Her şey beynimizde olup biterken izleyici kalmak... Benim için özetlenebilecek tek şey, doğru zamanın ve doğru anın yaşanmasını beklemek olacaktır. Önümde belki de bu şansı yakalamak için zaman kalmamış da olabilir. Yarını ve ötesini düşünerek yaşamak zorunda kaldım. Bu hayatın belki oyunu, belki de hak ettiğim bir mevzuydu. Ama yarınlar ve daha sonrası artık muallak bir olay. Eğer yırtarsam bu durumdan, evet o ufacık delikten kafamı çıkartıp kendimi atarsam dışarı. Doğru zamanın da, doğru anın da yakınımda olduğunu biliyorum. 1 ay önceki hayat duruşumla, şu anki şu saniyeler içindeki tavrımı uzaktan yakından birleştiremezsiniz. Evet bir batış var, gemi de su alıyor. Henüz sipariş ettiğim kova da gelmedi ama umut varsa illa ki devamı vardır. Bir beden olarak, bir ruh olarak hay

Özlüyorum...

eski kavramına gitgide yaklaşan bir dostuma birkaç sözüm vardı bunu da buraya yazayım bari.. unutma ki benim bütün paylaşımım seninleydi. beraber izlediğimiz her video, anlattığım her hikaye, yaptığım bütün şakalar ve sonrasında senin yüzündeki tebessüm. itiraf edemiyorum ama sana ihtiyacım var hem de fazlasıyla. sen benim tek çıkış yolumdun. şimdi soğuk bir memlekette medeniyetin bize kazandırdığı şeylerle uğraşıyorsun. bana ayıracak vaktin ne kadar sorgulanır bilinmez. seni çok özlediğimi söylemem gerekiyor bu kısımda. sesini duymak bile yeterdi aslında, tek bir mesajına mecbur kalmasam. yine doğum günün gelse, ben yine sana uzun bir mesaj atsam. yine önümde otursan, bütün ders seninle uğraşsam. sinirli olduğun günler beni terslesen, bağırsan. her saniyesi, birlikte geçirdiğimiz anların her saniyesi benim için özlem parçası. şimdi o videoları tek izliyorum, o hikayeleri kendime anlatıyorum ve o şakaları başkalarına yapıyorum. çünkü sen yoksun. en azından soyut olarak. o kadar d

Bir bütün olarak yalnızlık

Zor geçen günlerimizin tek sığınağı paylaşımdır. Paylaşım o kadar ince bir şey ki, en ufak yanılgıda büsbütün bir felaket haline gelebilir. Gelebilir çünkü bazen de ortak kurtuluş noktalarının bütünlüğüdür. İşte tüm bu noktalar sonsuzluğun simgesi olmakla kalmayıp bizim yaşamımızı simgeler. Bu şarkıdaki Debrah Scarlett'a öldüğümü belirtmeliyim. Sunum olayları ile uğraşırken bloga yazamadım demek isterdim ama bu koca bir yalan olurdu. Vakitsizlik diyip geçiştireceğim. Lakin zamanın ötesinde kaybolmasını istemediğim tek şey blogum olsa gerek.  Speaking sınavları her zaman baş ağrıtıcı olmuştur. Gerçi benim gibi biri için sorun teşkil etmiyor zaten ingilizce biliyorum zaa Bugün de kısa tutuyorum.Çünkü yazacak vaktim yok dediğim gibi. Siz bide beni sonra görün zaaaaa Sevgilerle.

Tavşanlar da depresyona girer.

Upuzun bir süredir yazmamışım. Gerçekten dile kolay tam 5 gün.. Yazmamakla kalmamış, her gün girip hiti kontrol etmişim. Kapitalist düzen beni de esir aldığına göre sıradaki şiirleri en güzel kaybedenlere yazalım. Anne ağlamaktan, baba ekonomiden yorgundu  Abi çok içkiden, abla ODTÜ'den mezundu  Birkaç yıl tutuklu kaldı, hala avukat arıyorlar  Memleketteki dayıları da çiçekçilikten yatıyorlar Eksiliyorum blog.. Günden güne her saniye daha da eksiliyorum. Beni hayata bağlayan şey karşımdaki annemin resmi. Sadece gözlerinin içine bakabiliyorum. Anlamı kalmayan yaşamıma farklı bir pencere yükleyemiyorum. Ne kadar dayanırım, ne kadar anlarım bu durumu bilmiyorum. En nefret ettiğim şeydir bilmemek. Bilmemek eyleminin her türlüsüne karşı bir mesafem var. Bu konuda net olduğum kadar dinamiğimdir de. Çareleri tükenmişse barışın, durmayın devam edin ateş etmeye herkes ölene dek. Yeterince duygusallaştık gelelim konularımıza.. Hala hala hala yalnızım ve manitom yok.

Bütün yazı türlerine özgürlük..

Bu blogda sadece yazı yazacağımı düşünüyordum. Kendimi şarkı sözü yazarken bile buldum. Sağ olun var olun 1000'i geçen ziyaretçi sayım. Kendimi pohpohlamayı sevmesem de bunu başarı olarak sayıyorum. Hello Haters !!! Sözüm ona tüm canlıların özgürlük anlayışı farklıdır. Bunu beş dakikalık gözlemle bile anlarsınız. Bir örneği de kendim gösteriyorum. Özgürlük gerektiğinde yalnız kalmaktır, gerektiğinde ise grubun en sevilen üyesi olmaktır. Ben diğer seçeneği özgürlük olarak göremediğimden olsa gerek pek gruplara takılmıyorum. Forum'da inen bir zihniyetten de fazlasını beklemiyorum. Odamdaki kocaman ufo bana bakarken de yazmak pek adil gelmiyor. Adamlar öyle bişi yapmış ki, aletin ayağı yere basmayınca sönüyor. Ben böyle troll görmedim. Saatlerce yakamadım makineyi.  Bana faşist diyen zihniyete selam olsun. 

mini şarkı /// dolabıma selam olsun

eşyalarımı toplayalı uzun zaman olmadı tavırların dışında değişen bir şey de gitmemi dört gözle beklersen ben iki gece daha kalırım anahtarı bırakıyorum bir daha gelmemi bekleme benden terliklerimi de bavuluma koydum bir daha gelmemi bekleme benden faturaları da öderim belki bu sana yapabileceğim en büyük iyilik aslında ışığı pek yakmazdım söylesene daha ne yapayım dolabıma selam olsun çünkü beni en iyi anladı senin yapamayacağın türde çünkü beni en iyi onayladı yemek yapmayı unutma aç kalmanı istemem daha doğrusu zayıflamanı çünkü ben seni böyle sevdim gidiyorum. anahtarı bırakıyorum bir daha gelmemi bekleme benden terliklerimi de bavuluma koydum bir daha gelmemi bekleme benden ---bestesiz zannediyorsunuz o yüzden anlamlı gelmiyor..--- iyi geceler

Goodbye to yesterday

Why didn't you wake me up? I'm pretty sure I would have told you to stop, let's try again and say goodbye Goodbye to yesterday Hissizlik bağımsız bir mücadele hareketi mi olsaydı da, bu kadar derinde olmasaydı. Kimi düşünürler bunun soyutsallığı konusunda polemikler yaşadılar. Biz de asla hak ettiğimiz değeri alamadık. Tüm olgulardan ve geri kalan herşeyden. Şimdilerde insanları aşağılamak, onları hor görmek moda. Eşitlik yanlısı penguenler bile şu an demokrasi ararken kimse söz etmesin adaletten. Gökhan'ım geldi Kocaeli'den kaldı da 3 gün. O kadar iyi geldi ki, insanın cidden sevdiği arkadaşları olması iyi birşey. Ayrılmayalım diye ümit ediyorum. Bugünlerde kardeş bulmak zor. Daha önce bahsettiğim iki karşı cins örneği gibi. Bir tanesi fotoğraflarıma dahi tahammül edemezken, bir tanesi ise varlığımdan habersiz yaşıyor. Keşke yanımda olsalardı, yanımda olmasalar bile iletişm halinde kalsaydık. Günümüz çılgınlıklarından bir tanesi işte ne bekl

samimiyet sinyalleri /// 1.bölüm

-işbu hikayede her ne kadar ingilizce isimler kullanılsa da, evrensel bir hikayedir. türkiyede geçebileceği gibi moritanya'da da geçebilir veya trinidad ve tobago.. seçim size kalmış. olaya ve iyiliğe odaklanın sevgiler.- "güzellik bir olgu değildir.  şekilden şekile de girebilir.  tıpkı senin bana bakışın gibi  kalbimi delip geçebilir." Yeryüzündeki hiç kimse bu iki kişinin bir araya geleceğine ihtimal vermezdi. Kimilerine göre bu bir rastlantı bile değildi. Kimileri ise rastlantının bu kadar ciddi bir kuvvet olduğunu kabullenemeyecek kadar bencillerdi. İşte o gün, tam da o gün bu rastlantı gerçekleşti. İki farklı karakter bir araya geldi. Ters yönlere giden iki karakter.. Sarılmayı gözünde milyarlarca ışık yılı ötede zanneden bir erkek bünye ile, doğruluk ve dürüstlük ile yeterince sınanan feminist bakış açılı dişi bünye..Tam da yüzlerce insanın bir arada dolaştığı büyük meydanda...Bir tarafta yere düşürdüğü anahtarını arayan uzun boylu ama cesareti kısa ada

Virallerden doğan variller.

Bunu bir gün başlık yapacağımı bende biliyordum. Şoke olmuş gibi davranmayın. Sadece kuracağım cümlelerden ders çıkarın. Çünkü her ders yeni bir geri sayımdır özellikle benim için. Üniversite adlı bilim kültür camiasında ara bitince sürekli saydığım saniyeler gibi davranıyorum bazen. Geçmek bilmiyorum. Günün şarkısından özetle küfrü basıp uzaklaştım işte. Ama soyut küfür siz cahiller anlamazsınız. Hani sözlü değil, duygusal küfür. Yine aforizmalarımla neşe kaynağı oluyorum. Saat dört buçuğa geliyor. Bu yazdığım en geç yazı. Selamlar ve sevgiler diyorum. Yazıyı bitirmiyorum yeni başlıyorum. Gelelim meselenin en başına, cumartesi akşamını kahvede okey oynarak geçiren bir kalp ne hisseder sizce bu saatlerde ? Açıkçası olay yerinden bildiriyorum; "nothing". ve gerisi de kabuksuz kaplumbağa gibi önemsiz ve estetik olmayan.  Neden bilmiyorum Şebnem Ferah dinlerken buldum kendimi. anonim chat sitesinde bir insanla konuşurken aklıma geldi. aklıma gelen zamansız şeyler l

defter /// 3

Anlatamıyorum Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce Bir yer var; biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. Masallara inandım, hep kandım Kaybettim zamanı Değiştim, yanıldım. Bildiğim her şey yalan Talan olmuş benim olan Akan zaman zarar ziyan dolmuş Sahte dünyamda Güneş örttüm üstüme Bulutlar çizdim kendime Işıkları yaktım Söndürmeyin. Güneş yine paramparça Belki huzur dolar yarınlar Nedenini bende söyleyemem Avunmayla dolmuş karınlar.. Bir kez olsun sarıl sevdiğine Ne olacağını umursama Umursama Güzellikle olmuyor ise At kendini herhangi bir yere Bilerek, isteyerek Biliyorum, anlamsızlığı da  Anlamlı bileşikleri de Karışık bir ormanda Bilirler senin ne olduğunu Gözlerindeki aşkı  Ritmi ve diğerlerini

Hangi aşktan bahsediyorsun dalgalı saçlım?

Taylor Swift her zaman tatlı bulduğum bir şarkıcı olmuştur. Özellikle de şu klibinde; Özellikle gözlüklü halleri beni öldürmektedir. Sanırsınız ki bayan gözlük ama bilmezsiniz be.  We are never ever ever getting back together – Asla ama asla yeniden bir araya gelmeyeceğiz, We are never ever ever getting back together – Asla ama asla yeniden bir araya gelmeyeceğiz, You go talk to your friends, talk to my friends, talk to me – Sen kendi arkadaşlarınla konuşursun, benim arkadaşlarımla, benimle But we are never ever ever ever getting back together – Ama asla yeniden bir araya gelmeyeceğiz. Adama ayar verirken bile bir tane benim saykopatım. Saykopat ne bu arada emreden öğrendim ankaralı değiller mi yeni yeni şeyler öğretiyorlar sürekli. Buna bir başka örnek de dostum dostum şekilleri. Şarkımızı paylaştığıma göre yazıma başlayayım. Aslında yazıya şarkıyı paylaşarak başlamış oldum ama hedefim ve inançlarım sizi şaşırtmaya yönelik olduğu için bu konuda yüzünüzde şaşkınlık ifad

Amaçsız olmama rağmen haddinden uzun yaşadım.

Kimi sevdim kimi dövdüm.. Kimden dayak yedim.. Otobüs bekler gibi senden haber bekledim.. Bugünkü yazıma Kaan Boşnak ile başladım. Araya birkaç gün girmiş. Ne kadar üzüldüğümü size anlatmak isterim ama zaten tahmin ediyor olmalısınız. Hayatta bazı şeyleri kabullenmek gerektiği gibi, bazı şeyleri de aşmak gerekiyor. Annesizliği nasıl aşıyorsak, fazlalıkları da aşmalıyız. Bir fazlalık örneği olarak uçkuru geniş baba örnek verilebilir. Lakin elden bir şey gelmeyince gönülden de sadece olumsuzluklar dökülüyor. Gıdacı dediğim kız tamamiyle bir felaket çıktı. Zaten bunu bekliyordunuz. Ki bende bekliyordum ki yine yine yine eş değerde olduğum bir insan beni aşağılamayı denedi. Ne yazık ki bundan da dersler çıkartarak "10 adımda yalnızlık" kitabıma farklı içerikleri ekleme yolunda pek engelim kalmadı. Felaket öyle değil böyle olur tarzı bir yazı stili ile tabii ki.  ADÜ yemekhanesindeki U şeklindeki kuyruğun Biraz uzarsa N şekline geleceğini fark ettiğim için, derhal