Ana içeriğe atla

Bir şekilde beni fark etmen gerek.

Söylemeden edemeyeceğim, hayatımın en zor günlerini yaşıyorum duygusal olarak. Ama bu ne red edilmek, ne terk edilmek, ne onu kaybetmek hiç bir şey değil. Aslında sorunun temeli, bu şeyleri yaşama ihtimalini edinmek. Ben, bu sefer çok farklı bir belaya bulaştım. Uzun zaman sonra ilk kez hissettiğim şeyler oldu. Daha öncelerinde lisenin ilk günleri ve lisenin tam ortasıydı. Lisenin sonunda ne olduğunu beni tanıyan herkes az çok bilir. Ben hem 2011 Eylülü hem de 25 Nisan 2014'ü hiç bir şekilde unutamam. Hayatımdaki tüm dönemlerin genel özeti gibiydi ikisi de. Biri elde patladı, diğeri çok güzel gitti ama ben mahvettim.

Şimdi üçüncü dönem kurasında buldum kendimi. Gerek yaş, gerek dönem olarak bu dönemin ne kadar ciddi olduğunu açıklamam yersiz sanırım. Aslında kocaman bir sene bir kez bile karşı karşıya gelmemem onu fark etmemem bana hala şaka minvalinde geliyor. Onda farklı bir şeyler hissettiğimi anladığım ilk anlar ise. Hayatımın en pişman anlarıydı. Yanlış kişi,yanlış
zaman, yanlış osman.

Şu an, yarın, ertesi gün veya daha sonra ona gidip de "ben böyleyim sen napıyon" demeyi işte ilk paragraftaki sebepler yüzünden yapamıyorum. İnsanın içinde olan umut, hep tekrar ettiği ya olursa düşüncesi tek tutunacak dalı oluyor. Günlük hayatta zaten özgüvensiz biriyim, hele bu konuda tarihe geçmiş bir kaybeden olacağım. Mantığım konuşadursun, cidden böyle şeyler birden bire oluyormuş. Hayatımın en dandik dönemini geçirirken, yokluğunu en aramadığım eksik, aniden karşımda beliriyor ve bana sert bir tepki gösteriyordu.

Ne yapacağımı, ne edeceğimi bilemedim. Beni ben olarak tanısın o bana yeter modundayım. Sahi onu bile beceremedim. Tanışamadım bile.. Ne yaparsın üzülelim.

Size ne düşündüğümü söylemek isterdim ama zaten tahmin etmişsinizdir. O masalı ile mutlu olsun ben kitap yazıcam.

Sevgiler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...

oturmaktan sıkılmadım

merhaba arkadaşlar ben yıllarca atölyede çalıştığı yerde artık masa başı çalışan genç.  nasılsınız bakalım. valla ben gayet iyiyim. bu yazıyı yazarken de mesai saatleri içindeyim. siz düşünün. her yaz olduğu gibi aynı yere geldim çalışmaya ve inanılmaz şeylere tanık oluyorum. ilk gün yalova'ya koca koca direkleri indirmeye gönderdiklerinde , bu senenin de amelelik dolu olacağını düşünürken, kendimi aniden teklifleri,siparişleri vb. işleri incelerken bilgisayar başında buldum. post modern anlayışa göre evrak işlerini yapıyorum. ne kadar mutlu olduğumu tartışmaya açık bırakmakla birlikte. böyle bir yerde bu kadar yükselmeyi beklemiyordum. yaşasın cv doldu. onun dışında chp'nin adalet yürüyüşüne şahit oldum dükkanda dururken ve eve gittiğimde daha da şaşırdım. adamlar kampı, türkiye'nin en yobaz en dindar mahallelerinden birisi olan benim mahalleye kurmuşlar. mahalle bir gecede evrim geçirdi herkes laikleşti diyebilirim. ancak terk ettiklerinde yine eski düzene geri dön...