Ana içeriğe atla

biraz da hayata bakış.../// anlatı

Evet arkadaşlar bugün sizlere hayatla alakalı izlenimlerimi anlatacağım. Yani kendi düşündüklerimi falan. Zaten anlamsız bir blogda gereksiz şeyler oluyorsunuz. Bu da gereksiz ötesi bir şey. Kemerlerinizi bağlayın ve astronot kıyafetlerinizi giyin bu yazıdan sonra bambaşka bir insan olabilirsiniz.. Şaka şaka bir bok olmicak, sadece öyle boş boş yazıcam

İlk olarak hayatta hiç haz almadığım insan tiplerinden girelim. Hayatta hiç haz almadoğım bir çok insan tipi var. Mesela whatsapp odaklı, numaranızı silen, sizi engelleyen, mesajınıza cevap vermeyen, görüldü bırakan insan tipleri. Bunlar her ne yaşanmış olursa olsun tehlikeli sınıftadır. Çünkü ben böyle şeyler yapmam, ya da arada yaparım ama yapanı sevmem. Mesela bir tane kız dün bir espri yaptım diye triplere girip numaramı kaldırmış rehberinden ben de direk fark ettim ve hayatımdan çıkardım. Lütfen böyle olmayın, eski çağda yaşamıyoruz insanlar konuşarak her şeyi çözebilir. Kızgınlıkları konuşmalar önler..

Mesela bir film hakkında alakasız yorum yapan tipleri de hiç sevmem, örnek verirsek Forrest Gump filmi için bir tane gereksiz; "tüm film goşuyo yeaa" demişti geçen gün. Bu benim sinirlerimi bozan, dünyadan uzaklaşma isteğimi daha belirgin hale getiren bir olay. Yani en azından böyle filmlere bunu yapma ve açıp bir daha izle
 Senin yaptığın gereksiz yorum yapılan işe saygısızlık. Böyle insanlara tahammül edemiyorum ama sürekli karşıma çıkıyorlar.

Sürekli dalga geçme eğilimli insanlarla da nefret dolu yaşarım aynı hayatı. Yani şakalaşmak, espri bunlar sevdiğim şeyler ama dozuyla haliyle. Her kelimede aynı şekilde insanla dalga geçersen senin nefes alman hakkında soru işaretleri oluşur insan kafasında. Hatta bu tipler benden bile daha yalnız olurlar.

Hala daha, bu obezite niye şimdi insanlara çakıyor diye düşünüp daha sayfayı kapatmadınız mı? O zaman sinir krizine devam edelim.

Kendini sürekli aşağılayan, her zaman kötü yanlarını anlatan, fiziksel problemleri kendi sonuçları değilmiş gibi acındırma yaşayan ve bir kız için kendini üzen tipleri hiç sevmem. Bunlardan birisi de benim ve kendimi çok seviyorum. Ama insanların bana benzemesini isteyecek kadar bencil değilim. Kendi değerinizin farkına varın ve hiç kimseye muhtaç olmayın. O zaman göreceksiniz ki böyle düşünen insanlarla sizde mücadele ediyorsunuz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...

oturmaktan sıkılmadım

merhaba arkadaşlar ben yıllarca atölyede çalıştığı yerde artık masa başı çalışan genç.  nasılsınız bakalım. valla ben gayet iyiyim. bu yazıyı yazarken de mesai saatleri içindeyim. siz düşünün. her yaz olduğu gibi aynı yere geldim çalışmaya ve inanılmaz şeylere tanık oluyorum. ilk gün yalova'ya koca koca direkleri indirmeye gönderdiklerinde , bu senenin de amelelik dolu olacağını düşünürken, kendimi aniden teklifleri,siparişleri vb. işleri incelerken bilgisayar başında buldum. post modern anlayışa göre evrak işlerini yapıyorum. ne kadar mutlu olduğumu tartışmaya açık bırakmakla birlikte. böyle bir yerde bu kadar yükselmeyi beklemiyordum. yaşasın cv doldu. onun dışında chp'nin adalet yürüyüşüne şahit oldum dükkanda dururken ve eve gittiğimde daha da şaşırdım. adamlar kampı, türkiye'nin en yobaz en dindar mahallelerinden birisi olan benim mahalleye kurmuşlar. mahalle bir gecede evrim geçirdi herkes laikleşti diyebilirim. ancak terk ettiklerinde yine eski düzene geri dön...