Ana içeriğe atla

öylece yanıldım toplum baskısına...

insan bilmediği şeyi, anlamış numarası yaparmış. çünkü bildiği tek şeyden yola çıkarmış. anlamakla bilmek arasındaki fark...

halbuki ben şimdilerde pek dinlenmeyen, dönemin country hit şarkısı olarak sadece susmakla yetiniyorum. biliyorum her cümlemde, her kelimemde ve her harfimde ayrı bir acı yatıcak bu toplum baskısına.. yalnız olmak güzel mi? yoksa öyle mi sandım. bence saçmalıklar silsilesinden bir kesit bu. insan yalnız olamaz, illa birileri vardır. insan istemediği kişiler yanında olunca yalnız zanneder kendini. artık level atladım. kendimi yalnız hissetmiyorum. çünkü kimi yalnızlıklarda, parazit olmazmış..

elimizi havaya kaldırıp, kendi yazgımızla harmanladığımız o güzel hit parçayı, sanki büyük bir kalabalığa akustik halde okuyormuş gibi yapalım. ve aldığımız reaksiyonla da kendimizi milyarlarca parçaya ayıralım. belki o zaman farkında oluruz geçmişin ve geleceğin ne kadar boş olduğuna. boş dediysem, uğruna hiç bir şey yapılmayan boşlardan değil. kıymalı poğaça gibi düşün, yesek de olur yemesek de. ama canımız illa çeker..

sonra neden vejeteryanlar tarafından linç edildim..

anlatmak istediğim şey açık değil. modern kültürün bize dayattığı bir şeyi yapıyorum. belki de tek cümleyi bu kadar uzatıyorum. insan kendi hayatını uzatınca, yaptığı şeyleri de uzatıyormuş. halbuki ne kadar kolay işin içinden sıyrılmak ? kolay değil. emin ol kolay değil. kolay kelimesi ile en ufak bağıntısı olsa, şu an bu yazıyı yazamayacak kadar beden-ruh ilişkisinin noksan olduğu bir noktada olurdum. yeterince şamata çıkmıyorsa anlamı yok zaten böyle düşünmenin. cesaretle de ilgisi yok. inanılmaz derecede uçuk olman lazım kolay olması için. ne yazık ki değilim ve eceli bekleyeceğim gibi duruyor. ama gökyüzü sana bazı haberlerim var. ben senden de, senin getirdiklerinden de çok sıkıldım...

yeni jenerasyonda olmayan, açık uçlu mesafe kat edimleri beni ne kadar yorduysa, sanki bir ilkbahar nezlesi kıvamında alakasız yerde ortaya çıkan bir papatya misali, koparıldım yerimden ve tek tek atıldı beyaz yapraklarım yere...neyin uğruna ? bir ihtimal uğruna... oysa ki ihtimallerle yaşayanın tek sorunu, şarjdır.. hani yüzde 99 olunca triplere girdiğiniz şey..

şükürler olsun. o kadar yıkık değilim artık. çünkü tutunacak bir şey yok. olmasın da 

sevgiler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...

oturmaktan sıkılmadım

merhaba arkadaşlar ben yıllarca atölyede çalıştığı yerde artık masa başı çalışan genç.  nasılsınız bakalım. valla ben gayet iyiyim. bu yazıyı yazarken de mesai saatleri içindeyim. siz düşünün. her yaz olduğu gibi aynı yere geldim çalışmaya ve inanılmaz şeylere tanık oluyorum. ilk gün yalova'ya koca koca direkleri indirmeye gönderdiklerinde , bu senenin de amelelik dolu olacağını düşünürken, kendimi aniden teklifleri,siparişleri vb. işleri incelerken bilgisayar başında buldum. post modern anlayışa göre evrak işlerini yapıyorum. ne kadar mutlu olduğumu tartışmaya açık bırakmakla birlikte. böyle bir yerde bu kadar yükselmeyi beklemiyordum. yaşasın cv doldu. onun dışında chp'nin adalet yürüyüşüne şahit oldum dükkanda dururken ve eve gittiğimde daha da şaşırdım. adamlar kampı, türkiye'nin en yobaz en dindar mahallelerinden birisi olan benim mahalleye kurmuşlar. mahalle bir gecede evrim geçirdi herkes laikleşti diyebilirim. ancak terk ettiklerinde yine eski düzene geri dön...