Ana içeriğe atla

şimdi tüm korkular benden yana

"70 kilo derdim var
anne bana simit al
neden burada değilsin
rahat bir yerde misin?

70 kilo derdim var
baba bana kavun al 
kavunu da hiç sevmem
sen bunu bilir misin?"

sevdiğim bir şarkının sözleri ile giriş yapayım dedim bugün. oysaki bazı girişlerde anlam aranmaz. ben bugün en büyük anlamı bırakıp giriyorum bu siteye...

aslında bütün bunların oyun olduğu gerçeği, bir gün birisinin bana kamerayı gösterip "el salla" demesini o kadar büyük heyecanla bekliyorum ki. tüm zamanların en büyük trajedisinin sansasyonel sonuyla bitişik haldeyim..

gerçi sözlere gerek yok. bugün martin luther king'in tek bir cümlesi insanlığı aydınlatabiliyorsa bile. çünkü söylediklerimiz genelde hava kalır. filmlerde böyle olur yani..

anlatacak hiç bir şeyim yok. çünkü inanın umurumda değil hayat. son zamanlarda epey bir soyutladım kendimi ve söylemesi zor da olsa mutluyum. tabii ki bu, yale üniversitesinden gelen bir kabul mektubu mutluluğu değil. bu olsa olsa, dondurmasından bedava çıkan çocuk mutluluğudur. anlık ve samimi..

bilgisayarımı cidden çok seviyorum. sanırım ihtiyacım olan en yegane şey budur. 1 mayıs eylemlerinde göz altına alınma arifemde sözlerim gerçekleri yansıtamıyor. evet tehditle eylemlere çağrıldım :d

bloga girişler inanılmaz düşmüş ya. bu konuda size çok kırgınım. galiba kendinize yeni bir sosyopat buldunuz. ne paylaşıyım lan burada he ? ne istiyorsunuz..

neyse diyelim öyle olsun. bende fazla birikim yok bu aralar. olay yok birikim yok. evdeyim mutluyum. o zaman yine bir kalben şarkısının sözleri ile bitireyim. iyi geliyor..

"saldırır sesim, büyür ellerim
seni görmedim, seni görmedim

aldatmadın, aldanmadım
umutsuzdu inanmadım
kırkı çıktı çanta topladım
ıslak saçım üşür başım
kirli konuş benimle
oh yeah bebek 
yana yana bitmek gerek.."

biliyorum garip gelebilir. ama ben de böyle şarkıları seviyorum. ha bir de şarkı önerim olsun...


sevgiler.. insanları tanımak için zamanı değil, sözlerinizi kullanın. zaman yanıltıcıdır...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...

oturmaktan sıkılmadım

merhaba arkadaşlar ben yıllarca atölyede çalıştığı yerde artık masa başı çalışan genç.  nasılsınız bakalım. valla ben gayet iyiyim. bu yazıyı yazarken de mesai saatleri içindeyim. siz düşünün. her yaz olduğu gibi aynı yere geldim çalışmaya ve inanılmaz şeylere tanık oluyorum. ilk gün yalova'ya koca koca direkleri indirmeye gönderdiklerinde , bu senenin de amelelik dolu olacağını düşünürken, kendimi aniden teklifleri,siparişleri vb. işleri incelerken bilgisayar başında buldum. post modern anlayışa göre evrak işlerini yapıyorum. ne kadar mutlu olduğumu tartışmaya açık bırakmakla birlikte. böyle bir yerde bu kadar yükselmeyi beklemiyordum. yaşasın cv doldu. onun dışında chp'nin adalet yürüyüşüne şahit oldum dükkanda dururken ve eve gittiğimde daha da şaşırdım. adamlar kampı, türkiye'nin en yobaz en dindar mahallelerinden birisi olan benim mahalleye kurmuşlar. mahalle bir gecede evrim geçirdi herkes laikleşti diyebilirim. ancak terk ettiklerinde yine eski düzene geri dön...