Ana içeriğe atla

sırası gelmediyse randevu alsın...

merhaba arkadaşlar...

bayramın birinci gününden herkese kucak dolusu sevgiler. ne kadar dindar birisi olduğumu bilen bilir :d ama bayramlar güzel olaylar...

sabah babamın zoruyla kendimi bayram namazında buldum. hoca gerçekten inanılmaz işlere imza attı, stand up yaptığı bildiğin. yaklaşık 2-3 bin kişi o camide hayatı sorguladık... bir nukte vermek istersem; "namaza başlamadan önce herkes öndekine hazırım desin, arkadakiler bana hazırız diyene kadar başlamak yok." kimse gülmedi tabii ki, hatta birisi resmen "ne alaka" diye bağırdı.. hoca ise kıs kıs gülüyordu. böylesine tatlı ve harika bir bayram namazından sonra koşarak eve geldim ve uyudum.

ardından yine babam uyandırdı kahvaltı falan. yav dedim yeter uyuyak...

daha sonra ekşi'de bir şey okurken; "sizi askerde azarlayan en yüksek rütbe hangisi?" diye bir başlığa geldim. ve hemen babama sordum. adam hiç düşünmeden; "kenan evren" demez mi.. yuh dedim. paşam ne ara azarladı seni. çok sinirli adam olduğunu ve babamla hiç yıldızının barışmadığını öğrendim. demek ki babam son anda ihtilalden dönmüş :d

gören de babamı kara kuvvetleri komutanı falan sancak da işte. çaktırmayın...

onun dışında tekdüze hayatın getirileri devam ediyor. dün isim vererek bir pişmanlık twiti attım. ama cidden iki tane insan yüzünden ne şansım yaver gitti, ne neşem yerine geldi ne de vicdanım rahat etti. yani aga zamanı geriye alıp hiç tanışmayıp ikisini de üzmemek isterdim.

böyle kaos dolu olayları da yaşamayalı uzun zaman oldu. inşallah başka insannları da kırmam öyle. aman onlar da ben yüzünden yıkılmadılar zaten.. bir tanesi baya kilo verdi. diğeri de hayatla barıştı. olumlu etkilerimiz de oldu yani....

her her her neyse böyle bayram günlerinde ne dediğimi bilemiyorum bazen...


aga hep diyorum yani; "puis la vie te cueille comme une fleur" yani hayat çiçek gibi koparcak bizi. ufak şeylere üzüleceğimize. geçmişte kırdığımız kalplere üzülelim. 

sanırım bu konularda ciddi düşünmem gerekiyor. piskolojimin en olumlu olduğu dönemlerdeyiz.

sevgiler



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

connected2.me rehberi

Merhaba arkadaşlar bugün günlük hayatta işinize çok yarayacak bir rehber ile karşınızdayım. Yalnız mısınız? Sosyal hayatınızda herhangi bir kadını veya erkeği etkileyebilecek yetenekte olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Umutsuzluğunuz sizi intihara götürürken son bir durak arayışında mısınız? Neyse ki connected2.me var. Anonim olarak kadınları veya erkekleri kendinize bağlayıp onlarla bir gelecek kurabi.... Tabii ki palavradan ibaret. Bu uygulama kesinlikle ölüm. Kesinlikle psikoloji bozan bir şey. Neyse ki ben size bugün muazzam bir rehber hazırladım. Öncelikle kullanıcı tiplerine şöyle bir göz gezdirelim. -link isteyenler Uygulamanın yüzde doksanlık kısmını oluşturur. Bakmayın öyle anonim falan gözüktüğüne, eğer çirkinseniz herhangi biriyle konuşamazsınız. Özellikle kadın kısmının "bio" adını verdiğimiz açıklama kısımlarında genelde şunlar yer alır; "linksiz gelme." "link atmayana cevap vermiyorum." "linkle veya sesle gel." "kim...

Değişim, değiştirmenin anahtarı mıydı yoksa öyle mi sandım.

Yorgunluğumdan değil, tembelliğimden. Bu kadar sıkıcı, bu kadar moron, bu kadar banel... bir insan davranışından değil kendi hayatımdan bahsediyorum. Sanki az gişe yapmış o güzel filmde yanrollerdeyim (kaan abime selam olsun bi gün ünlü olursan telif öderim). Ne istediğimi bilmedim, ne istemediğimi bildiğim kadar. Kendi hayatımı, karakterimi, yaşamımı sürekli ezip durmak bana da bir şey katmıyor merak etme.. Bir bardak kaynar suyu elim yanmadan pilava dökmek gibi değil yaşamak, aslında benim için sıralarsak bu hayat baya zor.. Mesela bembeyaz bir halı almalı insan, yıllarca kullanmalı.. Sonra da her izin, ne zaman çıktığını hatırlayacağı bir gün olmalı. Belki anıları katlayıp cebimize koyamayız ama en ufak sinyal bile sizi geçmişe götürebilir. Mesela aklıma ne zaman tıp gelse, annemle yaşadığım dişçi maceram gelir. Aslında çok öncesi değil 3-4 yıl ama annem yanımda yok artık. Annemi arayamıyorum. Aslında biliyor musun bazen annemi aramayı çok istiyorum, nasılsın demeyi kendimi ...

oturmaktan sıkılmadım

merhaba arkadaşlar ben yıllarca atölyede çalıştığı yerde artık masa başı çalışan genç.  nasılsınız bakalım. valla ben gayet iyiyim. bu yazıyı yazarken de mesai saatleri içindeyim. siz düşünün. her yaz olduğu gibi aynı yere geldim çalışmaya ve inanılmaz şeylere tanık oluyorum. ilk gün yalova'ya koca koca direkleri indirmeye gönderdiklerinde , bu senenin de amelelik dolu olacağını düşünürken, kendimi aniden teklifleri,siparişleri vb. işleri incelerken bilgisayar başında buldum. post modern anlayışa göre evrak işlerini yapıyorum. ne kadar mutlu olduğumu tartışmaya açık bırakmakla birlikte. böyle bir yerde bu kadar yükselmeyi beklemiyordum. yaşasın cv doldu. onun dışında chp'nin adalet yürüyüşüne şahit oldum dükkanda dururken ve eve gittiğimde daha da şaşırdım. adamlar kampı, türkiye'nin en yobaz en dindar mahallelerinden birisi olan benim mahalleye kurmuşlar. mahalle bir gecede evrim geçirdi herkes laikleşti diyebilirim. ancak terk ettiklerinde yine eski düzene geri dön...